3 Aralık 2008 Çarşamba

çok yaşa Ozzy



Wikipedia'da daldan dala gezerken farkettim; Ozzy Osbourne bugün 60 yaşına girmiş.

21 Kasım 2008 Cuma

"Ben Youtube’a giriyorum, siz de girin!"

Gazeteci Melih Bayram Dede'nin blog'unda gördüğüm bu haberi 'Youtube neden yasaklı' diyenlere yol göstermesi açısından buraya not düşeyim istedim.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Buna rağmen devam edelim mi?


Herkes ssl sertifikasını gidip VeriSign'dan alsın demiyorum ama en azından sertifikayı oluştururken kurumun bilgileri doğru verilse, sertifika süresi 3,5 sene geçmemiş olsa daha iyi olmaz mı?

Şimdi sayfanın linkini versem kötü adam ben olurum. En iyisi cesareti olanlar devam etsin diyeyim.

10 Kasım 2008 Pazartesi

Benim de içinde Atatürk geçen bir anım var

Bu yazıyı uzun zamandır yazmak istiyordum ama nedense bir türlü elim varmamıştı. Daha fazla ertelersem neler yaşadığımı iyice unutacağım.

12 Ağustos günü Ankara'dan Çanakkale'ye dönmek için terminalde otobüs bekliyordum. İki gece de yolda geçeceğinden ve Çanakkale-Ankara ardından Ankara-Çanakkale arasında araç kullanmayı gözüm kesmediğinden otobüsü tercih etmiştim. Kabul edilmiş olmasına rağmen henüz sözlemesini imzalamadığımızdan duyuramadığımız büyük bir projenin panelinden çıkmıştım ve panel çok iyi geçtiğinden çok mutluydum. Yolda sıkılmayayım diye aldığım kitabı okuyarak zaman geçirmeye çalışıyordum. Saat 20 sularında aşağıda fotoğrafı bulunan, takım elbiseli, sevimli bir ihtiyar yanımdaki boş koltuğa oturmak için izin istedi.


Çok fazla boş yer varken izin istemesi garip olsa da selam verip kitabı okumaya devam ettim. Amca önce saati sordu; benim cevabımdan sonra kendi saatine baktı ve doğruluğunu kontrol etti. Ama bunu kibar ve sevimli bir şekilde yaptı. Aradan biraz zaman geçince bana doktor musunuz diye sorduğunda artık konuşmak istediğini anladım. Kitabı kapattım ve sohbete başladık.

Laf lafı açtı ve kısa bir süre sonra çantasından yukarıdaki fotoğrafın kapak olduğu bir dergiyi gösterdi. Derginin kapağında "Atatürk'ün yanağını okşadığı çocuk şimdi ne yapıyor" yazıyordu. Bir çocuk gibi gülümseyerek "O çocuk benim" dedi ve dergide kendisiyle yapılmış röportajı gösterdi bana. Adı Mehmet Türk olan bu 80 yaşından biraz yaşlı amca Almanya'da makine mühendisliği okuduğundan, deniz suyundan içme suyu elde etmek için yaptığı çalışmalara varıncaya dek çokça şey anlattı. Kendisi emekli olmuştu ve her yaz bir haftalığına Fethiye'ye, memleketine tatile gidiyordu. Eşi artık bu seyahatlerden usanmış olduğundan onu Ankara'da çocuklarının yanına bırakmış tek başına gidiyordu bu yıl. Çok kibar bir beyefendi olduğunu sanırım söylememe gerek yok.

Kendisinden dinlediğim kadarıyla yukarıdaki fotoğraf Fethiye'de çekilmiş. Aradan yıllar geçtikten sonra ölümüne bir kaç yıl kala Atatürk tekrar gelmiş Fethiye'ye. Bu ziyaret sırasında Atatürk eski sağlığında olmadığından şehri gezmemiş de sadece heyetleri kabul etmiş. Tabi Mehmet Türk, daha önce Atatürk kendi yanağını okşadığından, yine onu görmek istiyor ve kendisinden çok büyüklerin kabul edildiği salona girmeyi aklına koyuyor. Salonun girişindeki görevliye "Atatürk geçen geldiğinde benim yanağımı sevmişti, belki yine sever" diyerek içeri sızıyor. Anlatırken yüzünün aldığı afacan hali görseniz bunu gerçekten yapmış olduğuna benim gibi inanırdınız sanırım. Salona girip Atatürk'ü karşısında görünce çocuk aklıyla utanıp yanına gidemiyor ve girdiği gibi usulca çıkıyor salondan.

Yukarıdaki fotoğrafı, benim gibi, daha önce görmüş ama hikayesini merak etmemiş birilerinin hoşuna gider umarım bu yazdıklarım.

5 Kasım 2008 Çarşamba

Lisansları okuyalım, öğrenelim

Neredeyse hiç bir lisans sözleşmesi okunmadığından, benim gözlemlediğim kadarıyla, özgür yazılım lisansları da okunmuyorlar. Bunda lisans metinlerinin Türkçe çevirilerinin bulunmamasının da etkisi var bence. Deniz Akkuş'un yaptığı GPL ve LGPL çevirilerinden başka (onların da yenileri sürümleri çıktı) pek az çeviri vardır herhalde. Bu kadar kritik öneme sahip belgelerin bile çevrilmemiş olmaları aslında oldukça şaşırılacak bir durum, çünkü çokça kullanılıyorlar. Elbette bağlayıcı olan lisans metinlerinin asılları ama bilgilendirme açısından Türkçelerinin de mutlaka bulunması gerekli. Özellikle GFDL ve CC lisanslarını kullanan bu kadar site, wiki filan varken çevirilerin olmaması daha şaşırtıcı. Ben açıkçası bu lisansları kullananların önemli bir kısmının lisans metnini okumadıklarını düşünüyorum.

Özellikle GFDL ile ilgili bir küçük uyarı yapmak istiyorum. Belgenin aslına bu adresten ulaşıp bakalım. Bu uzun lisansı okumaya sabrı olmayanlar(!) için ben son kısmı buraya alıntılayayım. Bu bölüm Bu Lisansı kendi belgelerinize nasıl uygularsınız başlığını taşıyor:

To use this License in a document you have written, include a copy of the License in the 
document and put the following copyright and license notices just after the title page:

Copyright (c) YEAR YOUR NAME.
Permission is granted to copy, distribute and/or modify this document
under the terms of the GNU Free Documentation License, Version 1.3
or any later version published by the Free Software Foundation;
with no Invariant Sections, no Front-Cover Texts, and no Back-Cover Texts.
A copy of the license is included in the section entitled "GNU
Free Documentation License".


Bunun anlamı eğer yazdığınız bir belgeyi GFDL ile lisanslamak isterseniz lisans metnini belgenize bir bölüm olarak eklemeniz gerekiyor. Yani sadece bu belge GFDL ile lisanslanmıştır yazmak yeterli olmuyor.

Bunu da günün ipucu olarak yazmış olayım.

4 Kasım 2008 Salı

Bu kadar saçma SPAM olur mu?

Bir kaç gündür koi8-r karakter setine sahip saçma sapan mailler alıyorum. Diyeceksiniz ki SPAM zaten saçma bir şey ama bunlar öyle de değil. İçinde bir, bilemediniz iki, hadi en fazla üç :) kelime var. Bir örneğini apora.bp@wanadoo.fr adresinden aldım:

Эфективно
Mesajın içinde başka hiç bir şey yok. Ne link var, ne bilgi, ne de virüs gibi istenmeyen bir içerik. İnsan uzak doğudan her şeyin kalitesizi geldiği gibi acaba spam'in de mi kalitesizi mi (işe yaramayanı) bize geliyor diye düşünmeden edemiyor.

İçinde virüs, trojan filan olanları, reklam içerikli olanları, yanıltma çarpıtma filan da olsa bilgi içerenleri (elbette kabul etmiyorum ama) anlıyorum; bir amaca hizmet ediyorlar ama bu nedir yahu! Bu bir kelimelik, hem de okuyamadığım (hoş okusam ne yazar ama) bir maille kim, ne yapmaya çalışıyor anlayamıyorum.

3 Kasım 2008 Pazartesi

yirmisekiz

Her gece, sanırım, on bir buçuğa doğru
Bir uçak geçiyor üstümüzden.
Yolcu uçağı, anlaşılan...
Beni bir Ortaçağ yaşamına mahkum edenler
anlamıyorlar ki.
Ben her gece, sanırım, on bir buçuğa doğru
Üstümüzden geçen o uçağın bir parçasıyım,
İniş takımıyım, göstergesiyim, motoruyum, aklıyım...
Ve ben her gece, sanırım, on bir buçuğa doğru
Bi kez daha anlıyorum ki,
Haklıyım.

Can Yücel

istanbul buluşması


Geçen cumartesi içinde yer almaktan mutluluk duyduğum topluluklardan birinin İstanbul'da bir buluşması gerçekleşti. Memleketin çeşitli köşelerinden, balıklara ve sucul bitkilere gönül vermiş, dışarıdan bakıldığında aklı başında gibi görünen, çeşitli mesleklerden, büyük bölümü birbirini daha önce görmemiş yaklaşık 50 kişi İstanbul'da Pierre Loti'de buluştuk.

Eskiden forumlara burun kıvırır ve e-posta listelerini tercih ederdim. Akvaryum.com (daha önce bir süre takip ettiğim underground siteler sayılmazsa) bu konudaki önyargılarımı yıkan site oldu diyebilirim.

Çok farklı hayat görüşlerine sahip bu kadar inanın ortak bir hobi etrafında toplanması oldukça şaşırtıcı bir şey aslında. Bir kaç saatliğine görüşmek için o kadar yolu tepip gelmek için insanın iyi bir nedeni olmalı. Ben kendi adıma tanışmak istediğim bunca insanla tanışma fırsatı bulabildiğim için çok mutluyum. Yorucu bir hafta sonu oldu ama bu yorgunluğa değdi. Bir sonraki buluşma Ankara'da olacak, belki ona katılmak isteyebilirsiniz.

Blogger kapalı olmadığı sürece akvaryumla ilgili yazdığım yazıları bu adresten okuyabilirsiniz.

25 Ekim 2008 Cumartesi

Yasaklayamazsınız

Siz yasakladığınızı düşünseniz de ben ulaşıp yazıyorum, isteyen de ulaşıp okuyor.

Olan bu ülkenin rezil bir duruma düşürülmesi sadece.

16 Ekim 2008 Perşembe

Akademik Bilişim 2009

XI. Akademik Bilişim Konferansı bu yıl Şanlıurfa'da Harran Üniversitesinde yapılacak. Yakında Akgül Hocanın aktif katılım çağrısını alırsınız ama ben şimdiden haber vereyim dedim.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Konferans düzenlenmeden önce ev sahibi üniversitede bir toplantı yapılacak; 31 Ekimde Harran'da olacağız. Nereye gideceğiniz konusunda fikriniz olsun diye fotoğraflar eklerim ;)

15 Ekim 2008 Çarşamba

Fazıl Hüsnü Dağlarca


Türk şiirinin büyük ismi Fazıl Hüsnü Dağlarca 94 yaşında zatürre tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi.


5 Ekim 2008 Pazar

insan deli olur yahu

Bu aralar hangi linke tıklasam "BU SİTEYE ERİŞİM ENGELLENMİŞTİR" yazısını görüyorum. Nasıl bir zihniyet www.geocities.comu kapatabilir anlamıyorum.

Google'ı dava edip kapattırsak millet durumun acayipliğini anlar mı acaba?

23 Ağustos 2008 Cumartesi

Elvan bizim kızımız değil mi yani?




Gördüğüm en sempatik sporculardan biri olan Elvan Abeylegesse'nin Pekin'deki başarılarına burun kıvırıp onun yabancı olduğunu konuşanları, yazanları hayretle görüyorum. Diyelim ki Elvan Etiyopya'lı anne babanın çocuğu olduğundan Türk vatandaşlığına geçtiği ve kendini bizden biri gibi gördüğü halde bizden sayılmasın; peki Elvan bir Türk ile evlenir ve çocuğu olursa onun oğlu da mı yabancı sayılayacak? Kaçıncı nesilden sonra arıza çıkarmayacağız? Şu an o bölgeden bir sporcu yetişmesi pek mümkün değil ama Kuzey Irak'lı bir Kürt kızı olsaydı Elvan, ona yine sen bizden değilsin mi diyecektik?

Zeka ne kadar zor bulunur bir şey oldu günümüzde.

19 Ağustos 2008 Salı

Tanıdığınız bir Nevin Yanıt ya da Eşref Apak olmadı mı?

Bir haftadan uzun bir süredir Olimpiyat Oyunlarını seyrediyorum. Çocukluğumdan bu yana iyi bir spor izleyicisi olduğumdan bir çok dünya rekorunun kırıldığı Pekin Olimpiyatları benim harika vakit geçirmeme imkan verdi. İnsan yaşadığı ülkeyi düşünmeden olaya sadece spor olarak bakabilse sanırım daha fazla keyif alabilir ama neden bu memleketten bu kadar az sporcu olimpiyatlara katıldı diye düşünmeye başladınız mı işin sonu gelmiyor.

Plajı olmayan ülkelerin plaj voleybolu takımlarını, ülkesinde başı açık gezemeyen yüzücü kadınları, geçen oyunlarda altın aldığımız branşlarda hiç olmadığımızı görünce kahroluyor insan. Örneğin "10 metre havalı tüfek" diye bir kategori var, bizim hiç sporcumuz yok, birinci Hindistan'dan. Bence bu durumun nedeni bizim ülkemizin böyle bir niyetinin olmaması. Yoksa Hollanda Antilleri'nden bir 100 metreci çıkabilirken bizden 10 metreden tüfekle atış yapacak birinin dahi çıkmamasının izahı olabilir mi?

Aslında olayın olumsuz tarafı ile ilgili çok şey yazılabilir ama ben konuyu başka bir yere bağlamak istediğimden Ülkemizde hiç seyircisi olmayan iki branşta yarışmış iki gençten bahsetmek istiyorum; çekiç atmada yarışan Eşref Apak ve 100 metre engelli koşan Nevin Yanıt. Eşref Apak bu olimpiyatlarda yoktu ama 100 metre engelli gibi bizden birinin koşmasını hiç beklemediğimiz bir dalda Nevin Yanıt'ı görmek beni çok sevindirdi.



Neden böyle başarılı çocuklarımızı ön plana çıkartarak ülkemizde bambaşka bir hava estirmiyoruz, neden kızlarımızı Süreyya veya Nevin'e özendirmiyoruz, neden Eşref neredeyse hiç sporcumuzun olmadığı atma ve atlama branşlarında önümüzü açmak için kullanılmıyor sorularına ancak bunu istemiyoruz herhalde diye yanıt verebiliyorum.

Kendi öğrencilerimden biliyorum ki; insanlar kendileri gibi birilerinin şimdi başarılı olmuş olduklarını görmekten çok motive oluyorlar. Eğer yeterince iyi kullanılabilirse böyle bir kaç örnek bile çok fazla insanın hayatını değiştirebilir ama tabi bunu istemek lazım.

Şimdi bir kaçına link versem diğerleri kırılır ama bölümden mezun olmuş Nevin Yanıt'lardan, Eşref Apak'lardan öğrencilerime çokça bahsediyorum. Nevin Yanıt da bu okuldan mezun olmuş diye düşünmek bile ben de yapabilirim dedirtiyor insanlara. Hepsi 100 metre engelli koşmuyor ya da çekiç atmıyor belki ama birilerinin gerçekten hayatı değişiyor. Daha sonraki yıllarda yeni Nevinler, Eşrefler olarak onlardan da bahsediyorum.

Yarı final serisinde sonuncu olmuş bir sporcuya bu övgüler fazla değil mi? diye soran arkadaşları boş yere meşgul ettiğim için özür dilerim.

17 Ağustos 2008 Pazar

25. Uluslararası Fizik Kongresi

25-29 Ağustos tarihleri arasında Bodrum'da düzenlenecek olan 25. Uluslararası Fizik Kongresinde olacağım. 27 Ağustos Çarşamba günü 4. salonda 17:45'de "Bianchi Tip II Uzay Zamanın Eğrilik Simetrileri" başlıklı bir sunumum olacak. Oralarda olursanız belki özgür yazılım veya kozmoloji üzerine gevezelik edebiliriz.

9 Ağustos 2008 Cumartesi

eski defterler

Az önce eski defterleri karıştırırken pek işe yarar şeyler buldum. Aradan iki yıl geçmiş, belki unutmuş olanlar ya da hiç görmemiş olanlar vardır diye hatırlatayım dedim.

5 Ağustos 2008 Salı

Debian Day 2008


Okulların açık olduğu döneme rastlasa kesin bir etkinlik yapardık ama bu aralar Çanakkale'de sadece turistler var ;) Keşke Debian Gününde bir etkinlik yapılsa, belki bir fırsat yaratıp katılabiliriz.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

İngilizce çalışın

"Öğretim Üyesi Dışındaki Öğretim Elemanı Kadrolarına Naklen veya Açıkta Yapılacak Atamalarda Uygulanacak Merkezi Sınav ile Giriş Sınavlarına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” 31.07.2008 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yönetmelik araştırma görevlisi, uzman, okutman ve öğretim görevlisi kadrolarına başvurmak isteyen herkesi ilgilendiriyor. Böyle bir niyeti olan herkes buradan bu yönetmeliği okumalı bence.

Ben kısaca bundan sonra merkezi olacak sınavda aranacak minimum şartları özetleyeyim. Elbette isteyen üniversiteler burada bahsedilenden daha yüksek barajlar da belirleyebilecekler.

  • ALES onutu en az 70 olmalı
  • ÜDS notu en az 50 olmalı (eşdeğer sınavlar da kabul ediliyor)
Eğer araştırma görevlisi olmak istiyorsanız ayrıca şu şartları da sağlamalısınız:
  • 35 yaşını aşmamış olmak (bu şart eskiden 29'du yanlış hatırlamıyorsam)
  • Lisans mezuniyet notu 100 üzerinden 65 veya 4 üzerinden 2.5 olmalı
Benim görebildiğim en kritik baraj ÜDS olmuş. Eskiden ÜDS'yi geçmemiş adaylar en azından uzmanlık, okutmanlık, öğretim görevliliği için başvurabiliyorlardı. Artık bu sınavı geçmemiş kimse üniversitelerde çalışamayacak. Mezuniyet notu ne kadar iyi olursa olsun İngilizce sınavını geçmek çok kritik bir duruma gelmiş.

Bir ağabey tavsiyesi; İngilizce çalışın.

1 Ağustos 2008 Cuma

Yangından geriye kalanlar

Geçen gün fotoğraflarda gördüğünüz yerlerin yanı sıra İzmir'den Çanakkale'ye gelen yolun her iki yanındaki ormanlar, İntepe'deki eski Seyir Terası, Karanlık Liman, Manzara'dan baktığınızda gördüğünüz göz alabildiğine ormanlar, orada yaşayan hayvanlar, bitkiler, hatıralarımız hepsi yandı.



Dün akşam ne durumda diye bakmaya gittiğimizde yol boyunca bizim gibi ağlamaklı o kadar çok insanla karşılaşacağımızı tahmin etmiyordum. Çok garip bir ortamdı doğrusu, hala yer yer yanan yerler vardı. İnsanlar çaresizce etrafa bakıyor, pek konuşmuyorlardı.

Bu yangına da doğal afet diyen geri zekalılar olması ne kadar acı.

25 Temmuz 2008 Cuma

System Administrator Appreciation Day

Temmuzun son cuması sistem yöneticileri günüymüş. Barış Özyurt sitedeki "Sistem Yöneticinizi Hızlı Yoldan Delirtmek İçin" belgesini çevirmiş. Sistem yöneticisi olmayan herkesin mutlaka okuması gereken bir belge olmuş, okumayan kalmasın ;)

edit: Bir de dört kategoride verilen bu ödüller varmış:

20 Temmuz 2008 Pazar

eskiden youtube diye bir site vardı

Yani aslında hala var ve erişilebilir durumda ama sanki birileri yasaklamış, biz de ulaşamıyormuşuz gibi yapmaya devam ediyoruz. Hatta o kadar öyle yapıyoruz ki bir gün hiç numara yapmadan erişilebilir olsa bunu bile farkedemeyeceğiz.

Dünyaya karşı düştüğümüz durumu geçtim en azından birbirimizi kandırıyormuşuz gibi yapmasak artık.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

16 Temmuz 2008 Çarşamba

mezartaşı yazıları

Reddit'te gördüğüm en güzel başlıklardan birisi bu: What would the best geek epitaph be?

Linke tıklamaya üşenenler için bir kaç tanesi:

Do you wish to continue? (y/n) n█

shutdown -h now

404 Life not found

42

rm -rf /dev/body mv /dev/soul ../

15 Temmuz 2008 Salı

Ben Judas Priest gördüm

Pazar günü çocukluğumun grubu Judas Priest konserine gittim. Uğur'u ve Selma'yı görmek kadar güzel olmasa da ;) harika bir konserdi. Keşke ben de onlar da daha gençken seyredebilseydim bu konseri.

Todo sobre mi madre

Üç yıl kadar önce yine bir Almodovar filminin dvd'sini haber vermiştim. Az önce mtv'de bir Almodovar filminin yayınlanacağını görünce henüz izlemeyen varsa kaçırmaması için günlüğe yazayım dedim. 22 Temmuz 2008 saat 22:00'da acil bir işiniz yoksa kaçırmayın, vay be diyeceksiniz.

KDE Türkiye yansısı


Geçenlerde Üniversitemizdeki yansılardan bahsetmiştim. Sıradaki yansımız KDE oldu. Vatana millete hayırlı olsun ;)

11 Temmuz 2008 Cuma

DNS Cache Poisoning Issue

ISC'nin sitesinden duyurulan güvenlik açığını Telekom'dan başka duymayan kalmamıştır herhalde. Durum vahim ama çözüm basit: güncelleme. Neredeyse tüm dağıtımlar yamanmış paketler hazırlamışlar. Meraklılar buradan ve buradan konuyla ilgili Türkçe yazılara ulaşabilirler.

Eğer hala yapmamış olan varsa bu adrese bakarak sadece gereken istemcilere recursion hizmeti vermek en iyisi olacaktır.

3 Temmuz 2008 Perşembe

Pardus Kullanıcıları Derneği

Bugün Kemal'den duyduğuma göre "Pardus Kullanıcıları Derneği" kurulmuş.

Edit: İşler pek de güllük gülistanlık değilmiş. Böyle karışık konulara girmeyi istemiyorum ama Erkan Tekman'ın duyurusunu yazmasam olmayacaktı.

1 Temmuz 2008 Salı

Tehlikeli oyunlar

Hava kararıyordu. Köşeden bir genç kızla bir genç adam göründü kolkola. Delikanlı bir şeyler anlatıyordu, genç kız da başını sallıyordu. "Bana kalırsa filim biraz karışıktı", dedi genç adam. "Bazı yerlerini anlamadım." "Canım" dedi kız, "Sonunda çocuk ölüyor işte." "Aptal", dedi delikanlı, "O kadarını biz de anladık."

27 Haziran 2008 Cuma

Pınar Yanardağ ile Röportaj

Tam da dün mezuniyetten bahsetmişken, bugün geçen yılın mezunlarından, pek sevdiğim çalışma arkadaşım, öğrencim, Pardus geliştiricisi Pınar'ın Özgürlükİçin E-Dergi'de yeralan röportajını okudum.

Bizimkisi de böyle bir iş işte. Bunlarla mutlu oluyoruz.

26 Haziran 2008 Perşembe

Kuşlar yuvadan uçtular

Dün oldukça kalabalık bir törenle mezunlarımızı uğurladık. Mezuniyet törenleri insanın farklı duyguları bir arada yaşadığı yerler oluyor. Elbette öğrencilerinizin okulu başarıyla tamamlamalarına seviniyorsunuz ama çoğunu bir daha göremeyecek olmak da üzücü bir durum. Yine de daha dün üniversiteye başlamış bu yavrucakların ;) şimdi birer mühendis olarak mezun olmaları, giderken samimi birer vedaları içinizdeki hüznü almasa da çok duygulandırıcı şeyler.

Bu dönemin benim için özel olan taraflarından biri de dört yıldır kesintisiz bir arada olduğum nadir dönemlerden biri olması. Askerlik, ıvır zıvır bir şeyler araya girmeden gelişimlerini, büyüdüklerini gördüğüm bu çocukları kocaman kucaklıyor, başarılar diliyorum.

Yolunuz açık olsun arkadaşlar.

Schrödinger

25 Haziran 2008 Çarşamba

Yazılım Akademisi '08

Geçenlerde Zeliha ve Kübra'nın IBM'in Yazılım Akademisi 2008 yarışmasında dereceye gireceklerini düşündüğümü yazmıştım. İlk üçe girememişler ama Jüri Özel Ödülüalmışlar. Afferin kızlar, daha fazlasını hak ediyorsunuz.

Bu yılın mezunlarının hepsi birbirinden başarılı. Acaba buranın havasından mı suyundan mı?

24 Haziran 2008 Salı

Açık Akademi Yayınları

Biliyorsunuz Açık Akademi Yayınları daha önce tasfiye sürecine gireceğini bildirmişti. Yayınevi stoklarını tüketmek için kitaplarda son bir indirim daha yaparak, indirimleri %50 ile %60 seviyesine çıkarmış. Neredeyse bedavaya satıyorlar kitapları. Her kitaplarını çıktığında almıştım ama şimdi yine bir şeyler aldım ben.

Keşke bu yayınevinin yaşaması mümkün olsaydı. Ama hayat böyle; her zaman hakettiğini alamıyor insan.

18 Haziran 2008 Çarşamba

Polonya yolcusu



20 haziran Cuma TOBB ETÜ'de yapılacak olan 2. Özgür Yazılım Konferansında Şule ve Figen bu yıl bitirme projelerinde yaptıkları işleri anlatacaklar. Şule bir ay sonra Polonya'ya gideceğinden birlikte çalışmaya bir yıl ara veriyoruz. Orada da başarılı olacağından eminim.

Daha önce de yazmışımdır ama tekrarda zarar yok: Üniversitede çalışmanın en iyi yanı başarılı gençlerle birlikte çalışma imkanı olması.

10 Haziran 2008 Salı

Mozilla add-on developer


Geçen yıl Figen'in yazdığı eklentiden bahsetmiştim. Bu yıl yuvadan uçan kuşlardan biri olmadan önce bugün bir sürprizle geldi bilgi işleme. Mozilla vakfından eklenti geliştiricilerine gönderilen tshirt onu da bizi de pek sevindirdi.

Bir Mozilla geliştiricisine "çay söylesene" demek biraz garip geliyor insana ama zamanında kimler kimler bilgi işlemde çay söylemişlerdi...

Sizinle çok gururlanıyorum.

9 Haziran 2008 Pazartesi

Bitirme projesi


Geçen hafta bölümde bitirme projeleri sunumları vardı. Her ne kadar bütün gün sürdüğü için dinlemesi bile yorucu olsa da öğrencilerin üzerinde bir yıl çalıştıkları projeleri görmek güzeldi. Kimi projelerin fikri, kimisinin uygulaması, kimisinin ise sunuşu çok iyiydi. Bazıları gerçekten çok iyi işler yapmış olmalarına rağmen sunumlarında bunu yansıtamadılar.

Bazı bitirme projeleri sadece okul için değil aynı zamanda ülke çapındaki yarışmalar için de hazırlanmıştı. Microsoft'un İmagine Cup'da üçüncü olan Mikail Abdullah Oral ve Erçin Yontar'ın projeleri böyleydi örneğin. Daha önceden sunum yaptıkları için zaten iyi hazırlanmış olan fikirlerini başarıyla sundular.

Benim çocuklar da pek heyecanlı olmalarına rağmen iyiydiler. Özellikle Şule'yle birlikte sunum yapan Figen her zamanki gibi çok heyecanlıydı. Onu iyi konuştuğuna ikna etmek mümkün olmadı dört senede. İki yıl daha birlikte çalışmayı umduğumuz Cem de zaten konuya hakim olduğundan çok başarılıydı.

Sunumunu dinlerken gülmekten karnıma ağrılar giren bir ekip de vardı ama onlardan detaylı bahsetmem uygun olmaz sanırım ;)

Peki fotoğraftaki kızlar kim diye sorarsanız, onlar beni sunumlar sırasında en çok şaşırtanlardı: Zeliha Özşiray ve Kübra Ağgön. Onlar da projelerini IBM Yazılım Akademisi '08 için hazırlamışlar. Hem proje konuları, hem yazılım geliştirme sistematikleri hem de sunumları son derece başarılıydı. İki kişi kod yazarken svn kullanmışlar diyeyim gerisini anlarsınız zaten. Her şeyi o kadar ince ayrıntısına kadar düşünüp hazırlık yapmışlardı anlatamam. Gördüğüm en iyi takım çalışmalarından biriydi. Ben işveren olsam ikisini birlikte işe alır bu takımı bozmazdım. 23 Haziranda yapılacak finallerde ikisine de başarılar diliyorum.

Bu hafta sonundaki mezuniyetten sonra bir kuşlar yuvadan uçtular yazısı yazarım sanırım.

7 Haziran 2008 Cumartesi

az daha trf elden gidiyordu

Dün debian listesine "bir dil için iki klavye haritası fazla, diğer dillerin birer tane var, sizinkilerden birini kaldırsak olmaz mı" diye özetlenebilecek bir mail iletildi. Tam da tahmin ettiğim gibi Recai Oktaş'ın "trf'yi özellikle devlet dairelerinde fazlaca kullanıyoruz, kaldırmayalım" itirazının ardından öneriden vazgeçildi.

Neden trq ve trf gibi iki tane keymap'e sahip olduğumuz üzerinde düşünülmesi gereken bir konu bence.

1 Haziran 2008 Pazar

blackstone

>> bu insan hakkında kimse hiç bişey söylememeli artık
>> artık yumruklar konuşmalı :)

30 Mayıs 2008 Cuma

youtube hala erişilemez durumda

Bir zaman sonra "ben senin yaşındayken youtube Türkiye'den erişilebilen siteler arasındaydı" diyeceğiz.

27 Mayıs 2008 Salı

Judas Priest konseri

İşin gücün arasına o kadar dalmışım ki Judas Priest'ın İstanbul'a geleceğini daha yeni duydum. Az önce biletleri aldım, Uğur'la gidiyorum konsere.



Hayat elinden kaçıp gidiyor insanın.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

elveda bt

Kurulduğundan bu yana akademik danışmanı olduğum Bilişim Topluluğunun akademik danışmanlığından ayrıldım. Bu görevi artık Mustafa yürütecek.

şenliğin ardından

İzmir yerel organizasyon komitesi elinden geleni yapmıştı. Aslında komite filan dediğime bakmayın sadece 2 (iki) lkd üyesi ve hala (her nasılsa) üye olamamış 5,6 kişi tüm gayretlerini göstermişler. Bahsettiğim iki üye Oğuz Yarımtepe ve Necati Demir'dir. Buradan diğer arkadaşlara da iletmelerini dileyerek hepsine emekleri için teşekkür ediyorum. Kendisine küfreden edepsizi denize atmadığı için Oğuz'u sabrından dolayı ayrıca kutluyorum.

Bu şenlik benim gördüğüm en şenlikli şenlik olması için hazırlanmıştı. Son derece az sayıda seminer vardı ve konular ilgi çekebilecek nitelikteydi. İlk gün tiyatro gösterisi, halk oyunları ve rock konseri vardı. Bunları siz de programda okumuş ve Ege Üniversitesinin Şenliklerinin bir parçası olarak düşünmüş olabilirsiniz ama öyle değildi. Sadece bizler için hazırlanmış gösterilerdi hepsi. İkinci gün yine bizim için ayırtılmış 700 kişilik bir tekneyle iki saatlik bir tur vardı. Son gün bütün gün piknik alanındaydık ve mangalda bir şeyler yemeden önce paint ball turnuvası yapıldı. Oynayanlar ve seyredenler oldukça eğlendiler.

Ben kişisel olarak eski öğrencilerimi tekrar görmekten, Prof.Dr. Beno Kurye'yi dinlemiş olmaktan, Murat Demirten ve Coşkun Gündüz ile tanışmış olmaktan, yerel organizasyondan arkadaşlar edinmiş olmaktan son derece mutlu oldum, eğlendim. Hatta Oğuz'la o kadar gezdik ki gece yarısından önce eve gelemedik ;)

Elbette sadece iyi şeyler olmadı. Eleştirilerimi lkd-üye listesine yazdım, bu seferlik de yen içinde kalsın diyorum.

Eğer ben haziranda aday olur ve seçilirsem lkd'nin bir daha bu isimli bir etkiliği olmayacak.

edit: Nasıl olduysa fontlar acayip çıkmış, onları düzelttim. Sanırım.

21 Mayıs 2008 Çarşamba

şenliğe gidiyoruz

Geçen yıllarda olduğu gibi [2006, 2007] bu yıl da bir otobüs dolusu gidiyoruz şenliğe. Ege Üniversitesinin Bahar Şenlikleriyle bir arada olması biraz çekince yaratsa da gece 01'de yola çıkıyoruz. Benim gördüğüm en az duyurulmuş lkd etkinliklerinden biri olacak bu şenlik, afişi bugün saat 15 gibi elime ulaştığından pek az yere asabildim bari buraya koyayım.

Bakanlık dediğin işte böyle olmalı

Eşim öğretmen olduğundan biliyorum bu harika siteyi: ilsis.meb.gov.tr. Öğretmenler bütün özlük işlerini bu adresten takip ediyorlar. Linux kullanıcıları bu adrese girdiğinde aşağıdaki uyarı ile karşılaşıyorlar:
Tarayıcınız İlsisWeb tarafından şu an için desteklenmiyor.
Tarayıcınızı IE 5.0 veya daha üstüne güncelleyiniz.
Bu sayfada kullanıcı adı parola ile erişebileceğiniz yerler olduğu gibi duyurular da var. ie kullanmıyorsanız duyuruları bile okuyamıyorsunuz. Elbette Milli Eğitim Bakanlığının bütün öğretmenleri sadece bir işletim sistemine ve onun üzerindeki bir tarayıcıya (evet evet WindowsXX üzerinde firefox ile de sayfaya ulaşmak mümkün değil) mahkum etmesi üzerine çok şey söylenebilir ama ben daha küçük başka bir garipliği yazacağım.

Fen Lisesi Öğretmenliği için başvuru yapmak için girdiğim sitede ie ile sorunlar yaşayınca (yaa ie ile bile sorun yaşanıyor, öyle bir sayfa işte) bu linki kopyalayıp firefox ile ulaşmayı deneyeyim dedim. Ne de olsa sayfa ilsis'de değil basvurular.meb.gov.tr sunucusundaydı. Şaşırtıcı bir şekilde firefox ile sayfaya login oldum, bütün işlerimi de hallettim. Ama aklıma kurt düştü bir kere; acaba adresi kopyalayıp linux'tan denesem ne olur diye merak ettim ve bingo!

Fen Lisesine öğretmen olmak isteyenlere linkli bile gösterilmeyen sayfaya linux ile ulaşılıp işlemleri yapmanın mümkün olması gözlerimi yaşartı.

5 Mayıs 2008 Pazartesi

1 Mayıs 2008 Perşembe

Konya'ya kar yağmıyor

II. Ulaknet Eğitim ve Çalıştayı başladı ve Konya'ya kar yağmıyor, hala fırsatı kaçırmadınız ;)

26 Nisan 2008 Cumartesi

aynanın arkasında sır var

Uzun zamandır yapmayı istediğim ama her nasılsa bir türlü yapıvermediğim işlerden birini daha halletik. Okulda n+1 tane Debian sunucu ve bir kaç istemci ;) beslerken güncelleme için hepsinin kendi başlarına okulun ağının dışına çıkmalarına gönlüm razı olmuyordu. Yerel yansılar olsa onlar güncellemeleri bizim yerimize alıp gelseler de biz bu işler için internete çıkmasak ne iyi olur diyor ama gerçekleştirmiyordum. Geçen sene bu zamanlar benzer bir işi Pardus için yaptığımızdan ne kadar faideli bir eser olduğunun da farkındaydık.

Sonuçta yine kendim yapmadım; İşbaran halletti bu işi. Artık Debian yansıları arasında listeleniyoruz. Mesut da pardus yansı'sını aynı makinaya taşıdı ve artık şöyle bir sayfamız var.

Sırada çok zaman önce Erçin'e söz verdiğim ubuntu yansısı var. Yansısını istediğiniz bir şey varsa (gentoo hariç) yazarsanız onu da ekleyebiliriz.

Edit: Gentoo tahminimden çok az tutuyormuş (~50gb). Tahminen yarın gentoo yansısı hazır olur.

Kaçan fırsat bir daha ele geçmez

6.5 milyar dolara özelleştirilen Türk Telekom 2007 yılında 3.1 milyar ytl kar etmiş. Eğer satın alan ben olsaydım, karın yarısıyla T.T.'nin taksitini öder, geri kalanı yerdim. Beş altı sene sonra da hiç para harcamadan koskoca bir şirketin sahibi olurdum. Zamanında böyle şeyleri akıl edemeyince şimdi ayda bin liraya çalışıyoruz işte ;(

22 Nisan 2008 Salı

Google Summer of Code 2008

Bu yıl kabul edilen bizim çocukların sayısı geçen yıla göre iki kat artmış:
Google Summer of Code 2008

Firat Kiyak (University of Illinois) -- Proposal for developing OOXML Export plugin for AbiWord

Bülent Arman Aksoy (Boğaziçi Üniversitesi) -- Advanced network merge for Cytoscape

Onur Küçüktunç (Bilkent Üniversitesi) -- Automatic Feature Matching for Panoramic Images

Ercan Özkaya -- Content Type Management

Ahmet Çağhan Özbek (İstanbul Bilgi Üniversitesi) -- SymbolicWeb / Robust web development in common lisp with Ajax/Comet support, MVC and shinny view widgets

Kemal Akman -- Ncat and Nping development for the Nmap toolset

Denis Kurov (Yıldız Teknik Üniversitesi) -- Func / Network Automation

Deniz Koçak -- IM/VoIP using telepathy

Mehmet Ozan Kabak (ODTU) -- A System Restore Project for Pardus

Türker Sezer (Mersin Üniversitesi) -- Pardus CD/DVD/USB Distribution Wizard

Cihangir Beşiktaş (ITU) -- Internet Connection Share Module

İşbaran Akçayır (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi) -- 802.1x support for network manager

Serdar DALGIC (ODTU) -- PISI - Package Signing Mechanism

Birgi Tamersoy (University of Texas) -- On-the-fly Code Checker for Vim

Safa Sofuoğlu (Hacettepe Üniversitesi) -- Updating and Improving BOSH Support of Openfire

17 Nisan 2008 Perşembe

1 Mayısta Konya'dayım

Geçen yıl Gökova'da yapılan "Ulaknet Eğitim ve Çalıştayı" bu yıl 1-2 Mayıs tarihlerinde Konya Selçuk Üniversitesinde yapılacak. İki günlük güzel bir etkinlik olacak diye tahmin ediyorum. 2002'deki Akademik Bilişim Konferansında gitmiştim en son Konya'ya, herhalde aradan geçen bunca yıldan sonra çok değişmiştir. Kaçıranlar için fotoğraflar koyarım Gökova'da olduğu gibi ;)

Tam da bu etkinliğin öncesinde olmasa Cisco Expo 2008'e de katılmak istiyordum ama 5 gün içinde Çanakkale-İstanbul-Konya-Ankara-Çanakkale yolculuğu (özellikle de aracı ben kullanacaksam) çok yorucu olur diye birinden vazgeçmek zorunda kaldım.

3 Mayıs tarihinde Konya-Çanakkale arasında trafikte olacağımdan shutdownday de aradan çıkmış olacak :)

16 Nisan 2008 Çarşamba

debian, postgresql, freeradius, özgürlük ve evlilik üzerine

Geçenlerde debian üzerine freeradius kurarken yaşadığım problemlerle ilgili yazmıştım. Sonradan belli olduğu gibi bu freeradius sevdası eduroam'a dahil olmak içindi. Eduroam'a dahil olmak pek güzel ama daha önce sahip olunmayan logların analizi de kendi başına ciddi bir iş. Log'lar çok detaylı olduklarından düz metin dosyalarında tutmak yerine bir veritabanında tutalım dedik. Tabi sonra bu logların analizi işi var o da ayrı çaba isteyecek ama daha sıra ona gelmedi.

Benim aklıma normalde veri tabanı denildiğinde mysql'den başka bir şey gelmez ama kayıtların analizini yapacak olan (yeni çalışma arkadaşlarımızdan) Mehtap, 'python ve postgresql ile bir şeyler yazayım' deyince itiraz etmedik (sevindik hatta). Sınav haftasında olmalarına rağmen bugün bu konuya çalıştık beraber. Aslında yapılacak işlem basit. Hatta dün bir kaç saatte Türkçe'sini bile bitirdim. Ama klasik olarak işler belgelerde yazıldığı gibi gitmedi. Tamam hataya alışkınız ama daha elimizdeki veri tabanını postgresql'e yükleyemeyince çokça zaman kaybettik. İşin garibi, Mehtap belgede yazanları daha önce denediğini ve bir problemle karşılaşmadığını söylüyordu. Beraber denedik; gerçekten pardus üzerinde sorunsuz çalışıyordu yazılanlar. Belgenin yazarı da SuSE üzerinde test etmişti yazdıklarını.

Nasıl bir hatayla karşılaştığımızı da yazayım da google'dan arayıp buraya gelenler doğrudan bunu okuyup işlerini halletsinler:
su - postgres
createuser radius --no-superuser --no-createdb --no-createrole -P
createdb radius --owner=radius
exit
cd /usr/share/doc/freeradius/examples/
psql -U radius radius < postgresql.sql
Hata da şöyle:
psql: FATAL:  Ident authentication failed for user "radius"

Nette yapılan arama yığınla böyle sorun döndürüyor. Yukarıda yapmaya çalıştığımız şey veritabanında kısıtlı bir radius kullanıcısı, radius veritabanı yaratıp elimizdeki şemayı postgresql'e yüklemekten ibaret. İşin bu kadar başında yığınla insanın takılıyor olması şaşırtıcı bir durum aslında. Ben yine debian'a toz kondurmak istemedim ama google'ın buldukları çoğunlukla onunla ilgiliydi. Uzun lafın kısası eski dostum debian postgresql'in standart gelen pg_hba.conf dosyasını daha güvenli olsun diye değiştirip öyle dağıtıyormuş. Diğer dağıtımların akıl edemedikleri(!) bu değişiklik sayesinde postgresql ile tanışmak üzere olan kullanıcılar, belki bizim de yapmak üzere olduğumuz gibi, arkalarına bakmadan mysql'e doğru kaçıyorlar. Burada konunun detaylı tartışması ve çözüm yöntemleri anlatılıyor.

Neyse biz sorunumuzu çözdük ve yine de özgürlükçü tavrından dolayı debian'ı seviyoruz ;)

-------------------

Okulu bitirip giden 'bizim çocuklar' birer birer evleniyorlar yakınlarda. Aişe'nin 27 Nisanda İstanbul'da olacak düğününe gidemeyeceğim ama 16 Mayısta Lapseki'de evlenecek olan arkadaşın düğününe giderim muhakkak. Kim olduğunu isterse kendi yazsın ;)

Edit: Hayır yahu evlenen Oğuz değil :)

11 Nisan 2008 Cuma

Virgül

On yılı aşkın süredir her ay aynı bayiden satın aldığım dergim Virgül'ü geçen ay bayide bulamayınca satıldı kalmadı demiştim. Zaten en fazla bir kaç tane geliyor Çanakkale'ye, bunca senedir olmadı ama bu sefer böyle diye de üzüldüm doğrusu. Eksiksiz aldığım 115 sayıdan sonra Ankara'da, İstanbul'da o kadar tanıdığım var, birinden isterim gönderir bana diye düşünürken dün gittiğim bayi "bu ay da gelmedi belki kapanmıştır, bilirsin olur böyle şeyler" deyince hemen bir internete baktım ve sürpriz:

DAĞITIM VE ABONELİKLE İLGİLİ ZORUNLU BİR AÇIKLAMA


Dağıtım tekelinin keyfi uygulamalarının bir sonucu olarak, 10 yılı aşkın bir süredir gazete bayilerinde satılan Virgül, başka dergiler gibi geçen aydan bu yana gazete bayilerinde bulunmuyor. Virgül’ü sınırlı sayıdaki bayinin yanı sıra, aşağıda listelenmiş olan kitabevleri ve zincir mağazalarda bulabilirsiniz. Virgül’ü alabileceğiniz noktaların sayısını artırmaya çalışacağız; yine de bulmakta güçlük çekerseniz bir başka seçenek, abone olmak...

Yarın 117. sayıyı alabileceğim iki yere de gideceğim sanırım bulurum ama 116. sayı kaçtı artık. Off of. Niye alışkanlıklarımızla bu kadar oynanıyor anlamıyorum ki.

10 Nisan 2008 Perşembe

google da kapanmalı

Bu habere hiç şaşırmadım doğrusu. Ama sadece Google groups yetmez; aradığımızda kötü şeyler bulmamızı sağlayan arama motoru da kapanmalı. Hatta diğerleri; yahoo, altavista ve benzerleri de bu ülkede işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenene kadar kapalı kalmalı.

8 Nisan 2008 Salı

"Corrupted MAC on input" hatası

Uzun süredir çalışan bir debian makina elektrik arızası yüzünden kapanınca her şey normal çalışırken ssh yapmak istediğimde Corrupted MAC on input hatası vermeye başladı. İşin garibi başka makinadan ona ssh yapamadığım gibi o makinadan da dışarı ssh yapamıyordum. Diğer tüm servisler düzgün çalışıyordu, telnet, ftp yapabiliyordum örneğin. Google'da yaptığım aramada yakın tarihli bir sonuca da ulaşamadım. Son çare olarak ethernet kartını değiştirdim ve sorunu çözdüm ;)

1 Nisan 2008 Salı

eduroam'a dahil olduk

Ulakbim'in geçen yıl tanıtımını yaptığı projelerden biri olan eduroam'a bugün itibariyle biz de dahil olduk.



Ankara dışında ilk il olduğumuz gibi memleketteki üçüncü üniversite olduk bu ağa dahil olan. Peki nedir bu eduroam? Ulakbim'in sayfasından olduğu gibi aktarayım:

eduroam, Education Roaming (Eğitim Gezintisi) kelimelerinin kısaltmasıdır. RADIUS tabanlı altyapı üzerinden 802.1x güvenlik standartlarını kullanarak, eduroam üyesi kurumların kullanıcılarının diğer eğitim kurumlarında da sorunsuzca ağ kullanımını amaçlamaktadır.

eduroam üyesi kurumların kullanıcıları, kendi kurumlarında (Ev Kurum) ağa bağlanmak için kullandıkları kullanıcı adı şifre ikilileri ile, eduroam üyesi olan başka bir kurumdan (Misafir Kurum) ağa bağlanabilirler. Kullanıcı misafir kurumda iken aldığı eduroam yayınına bağlantı talebi gönderdiğinde, misafir kurumun yetkilendirme sunucusu, o kullanıcıyı kendi ev kurumunun yetkilendirme sunucusuna yönlendirerek, yetkili olup olmadığını belirler. Tüm bu sorgulamaların, sunucular arasında oluşturulan şifreli bir tünel içinden yapılması, kullanıcı adı şifre ikililerinin kullanıcının kendi ev sunucusu haricinde görülmesini engeller. Bu durumda kullanıcıların yapması gereken tek şey, misafir olduğu kurumda yer alan eduroam kablosuz ağını, kendi kurumunun ağına bağlanır gibi tanımlamasıdır.


Kısa bir süre içinde Üniversitenin her yerinde (yaşanan mekanlarda elbette, dağda bayırda değil :)) kablosuz internet erişimi sağladığımızda eğer sizin Üniversiteniz de bu ağa dahilse, kendi okulunuzdaki kullanıcı adı ve parolanızla bizim ağımızı kullanabileceksiniz. Elbette tersi de olacak: bizim üyelerimiz de (öğrencilerimiz dahil) gittikleri yerlerde SSID olarak eduroam varsa @comu.edu.tr adresleriyle ağ'a dahil olacaklar.

Bir iki gün içinde bu projeye hazırlanırken oluşturduklarımızla ilgili de yazarım. Freeradius ve arkadaşları için planlarımız var.

Bilgi İşlem'den Faik ve Sedat, bilgisayar mühendisliği öğrencilerim Figen, Şule, Cem ve Mehtap haftada bir günlerini bu işe ayırdılar. Yine bizimle çalışan Mesut başka işlere baktığından fırsatı olmadı bu projede yer almaya. İşbaran da bundan önce dahil değildi ama harika bir araç yazacak, hepim(n)iz onu kullanacağız. Hep beraber bu projeye destek olacağız. Hatta ikinci sınıf öğrencilerinden bir(ler)ini çıkış noktası burası olacak daha uzun soluklu bir serüvene başlatayım diyorum.

Akademik Bilişim Konferansı'nın başarıyla tamamlanmasının ardından yaşadığım en mutlu gelişme bu olduğundan bu kadar uzun yazdım. Akademik Bilişim'le ilgili bir ...ardından yazısı yazmadığımı farkettim şimdi ama çok geç artık ;(

26 Mart 2008 Çarşamba

Debian için EAP/TLS/TTLS/PEAP desteği olan freeradius paketi hazırlanması

Daha önce de yazdığım gibi debian depolarında bulunan freeradius paketlerinin EAP/TLS/TTLS/PEAP desteği bulunmuyor. Nedeninin Openssl lisansı olduğunu da yazmıştım. Buna rağmen dağıtım olarak debian kullanmak isteyen ve kaynak koddan kurmak istemeyenler için yapılacak işlemleri buraya yazayım istedim. 0. Aşağıdaki işlemlerin hepsini root olmayan bir kullanıcı ile yapmanız gerekiyor. 1. Gerekli kaynak dosyaları indirelim. Kullandığınız debian'a göre farklılık gösterse de üç dosyayı indirmeniz gerekiyor. Stable için freeradius_1.1.3-3.dsc, freeradius_1.1.3.orig.tar.gz ve freeradius_1.1.3-3.diff.gz. Freeradius'un son sürümünün 2.0.3 olduğunu göz önüne alırsanız 1.1.3 oldukça eski sayılır. Bana soran olursa testing daha kabul edilebilir bir versiyon olan 1.1.7'yi sunduğundan onun kullanılması daha mantıklı olabilir. Testing için indirilecek dosyalar şöyle: freeradius_1.1.7-1.dsc, freeradius_1.1.7.orig.tar.gz ve freeradius_1.1.7-1.diff.gz. Böyle bir iş için unstable kullanmak isteyene link vermek gerekmez diye düşünüyorum. Stable ve Testing için de güncel sürümlerin burada verilenler olup olmadığını elbette kontrol edeceğinizi varsayıyorum. 2. İndirdiğimiz dosyaları açalım: $ dpkg-source -x *.dsc $ cd freeradius-* Bu komutu çalıştırabilmek için sistemde dpkg-dev paketinin kurulu olması gerekiyor. 3. Oluşturulan dizine geçerek debian/rules dosyasında --without-rlm_eap-* olan satırları --with-rlm_eap-* olarak değiştirelim. 4. Bir kaç satır altta --without-openssl olan satırı da --with-openssl yapalım. Bu satır stable sürümünde yok. 5. Yine aynı dosyada geçen aşağıdaki satırları silelim:
for pkg in $(shell grep ^Package debian/control | awk '{print $$2}') ; d
o \
  if dh_shlibdeps -p $$pkg -- -O | grep -q libssl; then \
    echo "$$pkg links to openssl" ;\
    exit 1 ;\
  fi ;\
done
6. debian/control dosyasının ikinci satırında bulunan Build-Depends bölümüne libssl-dev'i ekleyip Build-Conflicts bölümünden çıkartalım. 7. Son olarak aşağıdaki komutla yeni paketlerimizi oluşturalım. $ dpkg-buildpackage -rfakeroot Bu komutu kullanabilmek için sistemde gcc, libltdl3-dev, libssl-dev, libpam0g-dev, libmysqlclient15-dev, libgdbm-dev, libldap2-dev, libsasl2-dev, libiodbc2-dev, libsasl2-dev, libiodbc2-dev, libkrb5-dev, snmp, autotools-dev, dpatch, libperl-dev, libtool paketleri kurulu olmalı. Her şey yolunda gitmişse (bilirsiniz, bazen gitmez) kısa süren bir işlemden sonra sekiz adet .deb paketiniz oluşmuş olmalı. Ben yukarıda bahsettiklerimi sparc işlemcili bir makinada testing üzerinde yaptım. Oluşan paketleri ftp.comu.edu.tr adresine koydum. Umarım birilerinin işine yarar. Kaynak: Building Debian FreeRadius package with EAP/TLS/TTLS/PEAP support

24 Mart 2008 Pazartesi

elveda last.fm

Yaklaşık bir ay kadar önce last.fm üyeliğimi ayda 3$ vererek yükseltmiştim. Az önce de dinlediğim şarkıların bir yerde depolanması fikri birden pek saçma göründü gözüme ve last.fm üyeliğimi iptal ettirdim. Halbuki sadece oradan irtibatım olan tanıdıklarım da vardı.

Hayatım hep ani vedalarla doludur benim.

21 Mart 2008 Cuma

OpenSSL ve GPL

İki gündür yazdıklarımın temelinde OpenSSL'in kendi lisansının GPL ile uyum sorunu var. OpenSSL'in sayfasında sıkça sorulan sorulan sorulardan biri şöyle:

Can I use OpenSSL with GPL software?

On many systems including the major Linux and BSD distributions, yes (the GPL does not place restrictions on using libraries that are part of the normal operating system distribution).

On other systems, the situation is less clear. Some GPL software copyright holders claim that you infringe on their rights if you use OpenSSL with their software on operating systems that don't normally include OpenSSL.

If you develop open source software that uses OpenSSL, you may find it useful to choose an other license than the GPL, or state explicitly that "This program is released under the GPL with the additional exemption that compiling, linking, and/or using OpenSSL is allowed." If you are using GPL software developed by others, you may want to ask the copyright holder for permission to use their software with OpenSSL.


Konuyla ilgili Mark McLoughlin'in kısa bir yazısı buradan okunabilir.

20 Mart 2008 Perşembe

Neden paket yapmalı?

Dün yazdığım uzun yazıya gelen yorumlardan sonra anladım ki uzun da olsa yeterince açık olmamış yazı. Yazının sonunda "Aslında bu paketleme işini Cem de yapar ama o zaman kaynak koddan kurmaktan ne farkı olur ki?" dediğimde aslında tam da söylemek istediğimi söylememişim. İşin doğrusu elbette bir fark olur ama benim o yazıda avantaj diye bahsettiğim gibi programın güncellenmesi işini outsource etmemiş oluruz demek istemiştim. Bunu saymazsak elbette programı kaynak koddan kurmak yerine paketini hazırlayıp onu kullanmanın başka avantajları var. Koray,sağolsun aşağıdaki avantajları postayla göndermiş bana: * Paketi depoya dahil edersiniz, sizin dışınızda insanlar da gerektiğinde müdahale edebilir ve kullanabilir.. * Program paketli olarak kurulduğu için bir sorun olduğunda de-install etme işlemi başta olmak üzere her şey sisteme entegre gelişir ve başınız daha az ağrır... * Paketin iki satırında yapılan bir değişiklik, api/abi tutarlılığı korunan bir güncelleme için yeterli olur, hiç uğraşmazsınız... Bunlara ilave olarak paket hazırlamanın, hazırlayana da faydalı olacağını unutmamak lazım. Yeni bir şey öğrenmenin (hele de pardus'la ilgili) artıları elbette büyük. Bu iki yazının ardından: * rlm_eap_tls.so dosyası için debian'a değil onu uygun lisansla lisanslamayanlara kızıyorum. * freeradius ve ev ahalisini Cem paketleyecek, İşbaran güncelleyecek. * Henüz Cem'in durumdan haberi yok ;) (artık olmuştur herhalde). * Üniversitede böyle akıllı çocuklarla çalışmak pek güzel.

19 Mart 2008 Çarşamba

debian, paket, ssl, radius ve izmir kordon üzerine

İlk linux kullanmaya başladığım yıllarda (nedense) dağıtımların hazırladıkları paketleri kullanmak yerine her şeyi kaynak koddan derlerdim. Çoğunlukla dağıtımların paketlediklerinden farklı ihtiyaçlarım da olmazdı oysa. Hatta kernel.org'u sürekli takip eder ve yeni duyurulan her çekirdeği sunucularımızda derler ve kullanırdım. Apache, php, mysql gibi programların kaynaktan kurulması vakayı adiyeden bir şeydi bizim için. Serdar, Murat ve Faruk iyi hatırlayacaklardır o günleri. Bu elbette vakit alıcı bir süreçti ama zaten ilk öğrenme dönemlerinde olduğumuzdan en ağır yükte olduğu zaman bile işlemcisinin %5'ini kullanan sunucular için ev yapımı çekirdeğin performansa ne katkısı olur diye düşünmüyordum hiç.

Aradan yıllar geçti (gerçekten bir kaç yıl sürdü bu dönem), dağıtımlar daha iyi dağıtımlar oldular (aslında dediğim gibi; zaten iyiydiler, mevzu o değildi;) ), kurduğum sunucuların ve onların üzerinde koşan yazılımların sayısı arttı ve belki en önemlisi ben yoruldum ya da aklım başıma geldi. Madem dağıtımı kuracak kadar güveniyorum dedim (evet, bir dönem LFS ile bile uğraştım) kendime, neden onların hazırladıkları paketlere güvenip kullanmayayım? Önceden, dağıtımların paketlerinin generic olduğu yönünde bir çekincem olurdu ama varsın genel olsundu paketler, sanki ben derlediğimde Demir Bükey gibi mi derliyordum onları? Hem gerçekten öyle derlenmeye ihtiyacı olan kaç program vardı ki? Redhat bir sürü okumuş çocuk çalıştırırken onlara güvenmemek mantıklı değildi (artık). Hem Deniz Hanım bile dağıtımların paketlerini kullanmayı öneriyordu.

Bu radikal sayılacak kararlardan sonra kademeli olarak dağıtımların paketlerini kullanmaya başladık. Tabi heyecanlı gençler arada gentoo kullanıp, bir gün süren program derleme seanları yapıyorlardı. Bu tercihten gördüğüm en büyük fayda kazandığım zamanım oldu. Hali hazırda bir çok ekip benim ihtiyacım olan programların güncel sürümlerini, açıklarını, yamalarını takip ediyor ve hazırladıkları paketleri depolarına koyuyordu. Bütün bunları bir komutla sisteme kurmak harika bir şeydi (hala öyle). Uzun sayılabilecek süreler boyunca redhat kullandım, hala kullandığım sunucularım var. Bedava indirilebilirken bile redhat 6.2 satın almıştık hatırlıyorum, hala da arada bir alıyoruz. Daha sonra ağırlıklı olarak debian kullandım.

Debian'a geçince paket yönetiminin ne olduğunu anladım çünkü redhat kullanırken, eskiden, bir rpm dosyasını kurmak istediğinizde bilmem_ne.so.3 dosyasının sisteminizde bulanamadığı hatasını alırdınız, o dosyayı içeren rpm paketinin ne olduğunu bulduktan sonra bir de bakardınız o da kurulmak için başka dosyalara ihtiyaç duyuyor. Bu silsile böyle devam ederken günün sonunda aslında ne kurmaya çalıştığınızı bile unutacak durumda eve dönebilirdiniz. Ama debian'da sihirli sözcük apt-get vardı (hala var). apt-get install ıvır-zıvır dediğinizde istediğiniz programı ve onun ihtiyaç duyduğu saz arkadaşlarını alır getirir ve kurardı (uzun süredir başka dağıtımların da benzer işler yaptığını biliyorum elbette). İşin doğrusu program kurmak genelde basit bir iştir, zor olsa bile internette mutlaka açıklayıcı belgeleri bulunur. Bu yüzden, bence, paket denilen şeyin (Akgül hocanın deyimiyle) elini kirletmekten korkmayan birine getirisi program kurmayı kolaylaştırmak olamaz. Program kurmanın zor olmaması bir yana, zaten sunuculara da gün aşırı program kurmazsınız. Tamam bu kurulum işlinde zaman kazandırır ama esas zamanı güncelleme de kazanırsınız. Sunucuya programlar seyrek kurulur ama sık güncellenir (en azından göreceli olarak).

Programları kaynak koddan kurmak ve güncellemek yerine dağıtımların paketlerini kullanınca üzerinizdeki büyük bir işi outsource etmiş olursunuz. Paket kullanmanın önemli avantajlarından biri de kurduğunuz programların, ihtiyaç duydukları diğer programların, kütüphanelerin, yapılandırma dosyalarının ve diğer ıvır zıvırın nerede olduğunu bilmesidir.

Her ne kadar bazıları (kendilerince haklı sayılabilecek sebeplerle) beğenmese de debian ve onun paket yönetim sistemi iyi çalışır, kararlıdır, güven verir. Tamam; kararlı olanı biraz eskidir.

Henüz bir sunucuda değil ama günlük işlerimi yapmak için dizüstü ve masaüstü bilgisayarlarımda kullandığım Pardus'un PiSi'sinin bir özelliğini kullandığımı söyleyemem. Kurulumda paket seçimi olmadığından, sonra da grafik arayüzü kullanıp güncelleme yapıp yeni paket kurduğumdan aa şunu daha iyi yapıyormuş ya da şunu şöyle yapsaydı keşke diyemiyorum. Şimdilik bir yamuğunu görmediğimi yazabilirim sadece.

Uzun süredir yeni bir şeyin sunucusunu kurmadan, olanları hayatta tutup vaktimi doktora tezime ayırdığımdan (asla yeteri kadarı olmuyor) sunucu tarafında işler ne durumda bilmiyordum. Her ne kadar pardus'un sunucu sürümü çıkmamış olsa bile kurmamız gereken radius sunucusu için pardus'u kullanabiliriz belki diye düşünmüştüm. Yukarıda yeterince açıkladığımı düşündüğüm sebeplerden deposunda freeradius paketi olmadığından ben yine eski dostum debian'a döndüm. apt-get install ne_gerekiyorsa dememize rağmen yapılandırma sırasında aldığımız hatalar deli etti bizi; ne openssl.cnf dosyası, ne CA.pl ne de CA.all sanki debian paketinden çıkmış gibi değildi. Dosyaların içine baktığımda openssl'in yolunun /usr/local altında arandığını şaşırarak gördüm. Eğer programları kaynak koddan kurarsanız bunlar gibi dosyaların generic olması sizi şaşırtmaz ama debian'ın openssl paketinden çıkan dosyada path doğru olmalı diye bekliyor insan. Şaşırmış olsak da gerekli değişiklikleri yapıp, kurulum için kullandığımız NASIL belgesindeki talimatları takip edip kurulumu tamamladık.

Son iş olarak freeradius'un doğru çalışıp çalışmadığının test edilmesi aşamasını az önce yaptım ve gerçekten şaşırdım. Önce aldığım hatayı yazayım:
rlm_eap: Failed to link EAP-Type/tls: rlm_eap_tls.so: cannot open shared object file: No such file or directory

Kurulumda bir hata almamama rağmen burada hata çıkması canımı sıksa da google'da ilk aramada doğru ve kısa cevabı bulacağımdan emindim. Bulduğum yanıtlardan biri bu örneğin. Tıklamaya üşenenler için yazayım: rlm_eap_tls.so dosyasının lisansıyla ilgili problem olduğundan debian'la birlikte gelmiyormuş. Hadi canım bu kadar da olmaz, aradan geçen zamanda işler değişmiştir diyerek, debian'ın paket deposunda yaptığım aramanın sonucu: Sorry, your search gave no results.

Firefox'un logosu özgür değil diyerek iceweasel'e bile sıcak bakmış biriyimdir aslında ama buna da yuh diyorum artık. Kolayca tahmin edileceği gibi bu .so dosyası olmadan istediğim işi yapamayacağım. Debian'da bu dosyayı kendi paketine dahil etmemiş. İnternette herkes kaynak koddan kurmayı önermiş ama o zaman bir dağıtımı kullanmanın anlamı benim için çok azalıyor (sistemin diğer bileşenleri hala dağıtımın paketlerinden oluşuyor).

Sabah bir dağıtım seçip bütün yaptıklarımızı kaynak koddan kurup tekrarlayacağız maalesef. Figen, Şule ve Mehtap memnun olacaktır bu işe ama ben çok sinir oldum.

Belki de Pardus'daki arkadaşlara yazıp freeradius ve saz arkadaşlarını paketlemelerini istemek mantıklı olabilir. Aslında bu paketleme işini Cem de yapar ama o zaman kaynak koddan kurmaktan ne farkı olur ki?

İnsan bazen bu işleri bırakıp İzmir kordon'da kafa dinlemek istiyor.

17 Mart 2008 Pazartesi

Pardus 2008 izlenimleri

Pardus sürümlerinin yıllarla ilişkilendirilmesi iyi olmadı bence. Böyle yapılınca herkes üç aydır nerede kaldı Pardus 2008 diye soruyor. Tahminim geliştirici ekibin üzerinde de bir baskı oluyordur bu takvim konusu. Sürümlere numara vermek de sıkıntılı bir süreç aslında; slackware gibi 12. sürüme kadar bu sayıları takip etmek yerine başka nasıl bir sıra izlenebilirdi diye düşündüğümde aklıma değişik bir şey geldi (bunun uygulanabilir olup olmaması pardus'u ilgilendirmez elbette).

Hatırlarsınız eskiden çekirdeğin ikincil sürüm numarasının tek veya çift olması onun kararlı veya geliştirme sürümü olduğunu gösterirdi. Pardus (veya başka bir yazılım) da sürüm numarasını asal sayı olarak kullandığında kararlı sürümü, asal olmayan sayı olduğunda ise ara sürümlerden biri (2007.2 gibi) olduğunu göstermek üzere kullanabilirdi. Sayı doğrusunun başlarında asal sayıların sıkça bulunduğu söylenebilir ama Pardus'un da ilk duyurulduğunda çok ara sürümü yoktu. Hem illa ki birden ikiden başlanacak diye de bir durum yok. 2007'ye nasıl atlanabiliyorsa mesela 23'e de atlanabilirdi. Bu yöntem Lynx lynx gibi telaffuzu mümkün olmayan kod adlarından daha ilginç olurdu bence.

Bu acayip ;) isimlendirme önerimin haricinde de bir önerim var (bunları niye buraya yazıyorsun diyenleri muhabbet için Çanakkale'ye beklerim).

Pardus'un kutulu satın alınabilir bir hali olmalı artık. Tamam ucuz olsun ama kutulu, sahici, legal bir ürün olduğunu gösterir bir hali olmalı Pardus'un. Bir kişiye, kuruma pardus'u önerdiğinizde, kurmaya gittiğinizde elinizde korsan cd gibi kopyalanmış cd bulunması güvensizlik doğuruyor. Slackware'i, openoffice.org'u kutulu satın alabiliyorsak bunun bir nedeni olmalı. Hele openoffice.org internetten daha kolay indirilebilir, işe boyut olarak bakarsak. Ama bu bir güven oluşturma politikası olarak düşünülmeli bence.

Bütün ekibe muhabbetle...

13 Mart 2008 Perşembe

youtube

Nasıl oluyor da bunun saçmalık olduğu anlaşılamıyor anlamıyorum.
www.youtube.com isimli sunucuya ait herhangi bir IP adresi bulunamadı.

12 Mart 2008 Çarşamba

Çanakkale Fen Lisesi Linux Semineri

Dün Çanakkale Fen Lisesinde Linux ve Özgür Yazılımlardan bahsettiğim bir seminer verdim. 88'de Fen Lisesinden mezun biri olarak ilk defa bir Fen Lisesinde konuşmak heyecan verici oldu benim için. Aradan geçen 20 yılda yatılı okulların bardakları bile değişmemiş ;) Öğrencilerin, her ne kadar eğitim sistemi onları testlerle boğsa bile, hala anlatılanlara şüpheyle yaklaşan, itiraz eden, yeni bir şey anlatanın yetkinliğini sorgulayan halleri beni yıllar öncesine götürdü. Hayatın karmaşası arasında insanın içine su serpen bir gün oldu benim için.

22 Ocak 2008 Salı

Yaşasın maaşlarımız düşürülmeyecekmiş :)

Bu haberi okuyunca ne kadar sevindim anlatamam. Türk-İş yaptığı Aralık 2007 "Açlık ve Yoksulluk Sınırı" başlıklı çalışmada 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 688 YTL, yoksulluk sınırı ise 2241 YTL olarak yeralıyor. 1100 YTL alan araştırma görevlisi için "2241/4=560 YTL eder, yani aslında araştırma görevlisi yoksulluk sınırının iki katını alıyor" diyen delikanlıların olduğunu hatırlayıp maaşın yarısının elden gitmediğine sevinmek lazım. Ya karar vericiler de böyle düşünse halimiz nice olurdu?

Konferansa bir hafta kaldı

Yaklaşık bir buçuk aydır vaktimizin çoğunu alan Akademik Bilişim Konferansı haftaya başlıyor. Daha önce benzer toplantıların çoğuna katılmış olsam da ilk defa hazırlık aşamasında bulunuyorum. Bu sürede görebildiğim kadarıyla bu iş yoğun mesai gerektiren, yorucu bir işmiş. Çalışmak isteyen, sorumluluk alan, iş bitiren bir ekip olmadan da yapılması pek zor. Böyle bir ekiple bile yıpratıcı.

Bu yıl 150'den fazla konu, 1000 kadar katılımcı ve 20 civarında firmanın katılmasını beklediğimiz konferansa hala kayıt yaptırma şansınız var. 2 Şubat günü, konferansın ardından Gelibolu Milli Parkına bir gezi de düzenleyeceğiz. Umarım hava müsait olur da Konferansın yorgunluğunu orada çıkarabiliriz.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da 28-29 Ocak tarihlerinde Konferans öncesi Linux Kursu düzenlenecek.

Pardus ekibi Konferansa gelecek mi diye eposta gönderenlere buradan topluca cevap vereyim: hayır gelmiyor. Yani; bireysel katılımları belki olabilir ama bir pardus standı olmayacak. Lütfen niye? diye bana sormayın.

Bu tip etkinliklerin en sevdiğim tarafı başka türlü pek görüşemediğim tanıdıklarla görüşmek olmuştur. Bahsettiğim tanışıklıklar da zaten yine böyle etkinliklerde olmuştur çoğunlukla. Netten tanışılan insanlarla karşılaşmak için bulunmaz bir fırsattır bu tip etkinlikler. Linux şenliği kadar çok lkd insanı görmezsiniz tamam ama diğer üniversitelerde çalışan arkadaşlarınızı görmek için bazen tek yol bile olabiliyor bunlar. Bu yıl ev sahibi olacağımızdan işin bu eğlenceli tarafını yakalamaya eskiden olduğu gibi vakit bulabilecek miyim bilmiyorum ama umarım gelecek olanlar için güzel üç gün geçirtebiliriz.

Görüşmek üzere

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...