14 Kasım 2025 Cuma

yeniden doğmak

Daha geçen gün Neşet Ertaş'ın bahsettiği üç büyük korkudan; ayrılık, yoksulluk ve ölümden bahsetmişken dün akşam bambaşka bir korkuyla daha karşılaştım (hayır canım onu yazabilir miyim hiç!). Telefon elimdeyken ekrana bakınca yeniden başlatayım mı sorusunu gördüm, ben de belki aylardır yeniden başlatmadım hadi yeniden açılsın dedim ve kenara koydum. Sonunda telefon açılmadı, bugün götürdüm işlemcisi bozulmuş dediler, yeni telefon aldım.

Tabi bahsetmek istediğim korku binlerce liranın boşa gitmesi değil, o zaten yoksulluk kısmına giriyor. Telefonla o kadar az konuşuyorum ki, bir zaman daha konuşmasam hiç sorun olmaz eminim. Eposta ve telegram zaten bilgisayarda açık. Keza yıllar önce vazgeçip, çaresizlikten yeniden kurduğum whatsapp da aynı şekilde çalışmaya devam ediyor. Peki yarın kiralarımı nasıl ödeyeceğim? (bu da yoksulluk evet) Bilgisayarda kullandığım bütün uygulamalar kimlik kanıtlamada ikinci parti olarak telefondaki uygulamadan doğrulama istiyor. Neredeyse hiçbir uygulamanın parolasını hatırlamıyorum, gerektikçe yenisini istiyorum maille bir şekilde bu sorunu çözüyorum. Oldu da gmail adresime ulaşamadım diyelim, hayatımda neler eksilirdi? Elektronik dünyadaki hayatıma sıfırdan başlayabilir miyim, burada yeniden doğabilir miyim? Okumaya, izlemeye, dinlemeye o kadar vakit ayırmama rağmen günün yarısı yine de boş [kimseyle konuşmazsan nasıl olacaktı geri zekalı?], tekrar tekrar okuduğum yazışmalar kaybolsa salondaki koltuk altımdan çekilmiş gibi olmayacak mıydı? Bir sabah uyanıyorsun ve internetteki bütün hesapların silinmiş! İzlemeye dayanamayacağın bir korku filmi senaryosu değil mi? Aslında (bunun fotokopisinde diye bir şakası da varmış ama hiç yeri değil biliyorum) herhangi bir hesabımızın sonsuza dek açık kalacağının da garantisi yok, biliyoruz. Yarın whatsapp'a giremeseniz kime hesap sorabilirsiniz?

Telefonu tamirciye bırakınca ne zaman geleyim diye sordum. Oğlumdan bile küçük bir genç kız firmanın kartını verdi, gelmenize gerek yok arayın. Telefonu size verdim nasıl arayayım? Belki arkadaşınızdan ararsınız. Tek başınayım. O zaman 2 saat sonra gelin. Bizi konuşurken gören (sonradan dükkanın sahibi olduğunu öğrendiğim) erkek kıza kart versene dedi. Kız da kimsesi yokmuş diye seslendi. İlk aklımdan geçen o kadar da yalnız değilim demek oldu ama tabi bir şey demedim. Doğrusu daha da yalnızım.

Pandemi dönemi İstanbula oğlumu yurda yerleştirmek için gittiğim zaman arabayı iskeleye yakın bir park yerine bırakmıştım. Gece İstanbulda kalıp döneceğiz (ne kadar güzel bir gündü). Telefon çaldı, arabanızı oradan çekin. İstanbuldayım, ancak yarın sabah çekebilirim. Buradan biri çeksin. Sadece bende anahtar var kimse çekemez. Hiç mi kimseniz yok?

Selanikte bir lokantaya girdim, kaç kişisiniz diye sordu garson. Tek başımayım. Avrupa'da asla olmayacak bir şekilde elini omzuma koydu ve çok üzülme buna dedi.

Hiç uzun mesafe koşmadım ama yalnızlık denilince aklıma hep bu şarkı gelir.

It's all so futile!
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yeniden doğmak

Daha geçen gün Neşet Ertaş'ın bahsettiği üç büyük korkudan; ayrılık, yoksulluk ve ölümden bahsetmişken dün akşam bambaşka bir korkuyla d...