28 Şubat 2011 Pazartesi

Pardus'tan bir topluluk dağıtımı çıkartıyoruz!

Pardus'u temel alan bir topluluk dağıtımı hazırlamak dönem dönem konuşulan ama hayata henüz geçirilmemiş bir proje. Pardus projesi kısıtlı kaynaklarını her zaman camianın öncelikleriyle uyumlu bir şekilde kullanmadığından/kullanamadığından belki de Pardus'un içinden yeni bir dağıtım çıkarmanın zamanı gelmiştir. Bu yeni dağıtım kendi kendini yönetir ve kendi ürünlerini ortaya çıkartabilirse bunun Pardus'a da faydaları olacaktır. Camia'dan yeni isimlerin ellerini bu işe bulaştırmaları, farklı sebeplerle Pardus'tan ayrılanların bu projeye (belki de) dönmeleri, farklı öncelikleri olanların camia dağıtımına katılma ihtimalleri ilk akla gelen yararlar arasında sayılabilir sanırım.

Bu konu hakkında fikirlerini söylemek isteyenleri 1-2 Nisan'da İstanbul Bilgi Üniversitesinde düzenlenecek olan Özgür Yazılım ve Linux Günlerine bekliyoruz. O zamana kadar fikirlerini yazmak isteyenler Pardus/Camia listesine yazabilirler.

Bilmök 8'i ben düzenleseydim

  • 3 gün çok uzun zaman. Her sene aynı konuları konuşturmak yerine üniversitelerin daha fazla işin içinde olacağı oturumlar düzenlerdim. Şöyle harika bir şey yaptım diyen her üniversitenin konuşmasına imkan sağlamaya çalışırdım. Yeni bir sözü olmayan hiç bir üniversite hocasını çağırmazdım.
  • Herkesin çıkıp sunum yapmasına imkan olmadığına göre yaptıkları işleri gösterebilecekleri poster alanı düzenlerdim. Her üniversitenin 1-2 kontenjanı olsa dünya dolu çalışma sergilenebilir orada. Diğer okullarda neler yapılıyor görmüş olur diğer öğrenciler.
  • Son 3-5 yılda mezun olmuş ve acayip işler yapan bilgisayar mühendislerini çağırı konuştururdum.
  • Bütün konuşmacıları sakın ha 'teknik ayrıntılara girmek istemiyorum' deme diye uyarırdım. Teknik ne konuşacaksın arkadaşım? anlarız, biz de bilgisayar mühendisi olacağız anlamasak da birazcık teknik bizi öldürmez derdim.
  • Oturumları kesinlikle zamanında başlatırdım. Bu, hem katılımcılar hem konuşmacılar hem de internetten izleyenler için çok önemli.
  • Konya'daki bilmök'de olduğu gibi konuşmacının slaytlarının yanına twitter'da #bilmok ile işaretlenmiş iletilerin gösterildiği bir projeksiyon daha kullanılırdım.
  • Mutlaka netten yayınlardım bütün etkinliği.
  • Sonuçta oraya gelen her bilgisayar mühendisliği öğrencisinin 'bir şekilde' konuşmasını sağlamaya çalışırdım. Artık panelde mi konuşur, poster başında soru mu sorar nasıl olursa olsun konuşmalı.

27 Şubat 2011 Pazar

Bilmök 7tepe


İşin doğrusu geçen yıl 3M konuşmaya gitmeden önce BİLMÖK hakkında pek bilgim yoktu. Sadece bilgisayar mühendisliği öğrencilerinin biraraya gelip kendi sorunları hakkında konuştukları bir etkinlik olarak düşünüyordum BİLMÖK'ü. Bu yıl pirimiz Stallman gelecek diye yanımıza oğlumu da alıp Oğuz'la birlikte İstanbul'a gittik.

İlk gün cuma olduğundan oturumları Zeitin'nin yayınından seyretmiştim. Mavi salonda yapılan Özgürlükiçin oturumundan ve başkanımız Hakan'ın son konuşmasından başka kayda değer bir şey yoktu. Tamamı bilgisayar mühendisliği öğrencilerinden oluşan bir topluluğa bilgisayar mühendisliği nedir diye anlatanlar mı ararsınız, kim bilir nerede konuşmak için hazırladığı sunumu burada sunup slaytları okuyanlar mı? hepsinden örnekler vardı. Bilgisayar mühendisleri odası ve müfredat gibi kaç yıldır konuşulan ve sadece öğrencilerin aralarında konuşarak halledemeyecekleri konularla BİLMÖK'lerde havanda su dövülülüyor maalesef.

İkinci gün ilk oturum zamanından çok geç başladığı için Pardus paneline vakit kalmadı. Düzenleme komitesinin geç başlamalarla ilgili mazeretinin daha çok kişinin katılmasını beklemek olması da maalesef organizasyon konusuda çok tecrübesiz olmalarından kaynaklanıyordu. Stallman konuşmasını geciktiremeyeceklerinden Pardus paneline gerçekten çok az zaman kaldı.

Bir iki cümle de Pardus Paneli hakkında yazayım. Bence geliştiricilerin bu panelde olduğu gibi topluca sahnede yeralmaları dinleyiciler için iyi bir şey. Eğer planladıkları gibi zaman yetseydi eminim çok daha başarılı bir oturum olacaktı. Renan zamanla çok daha iyi bir oturum yöneticisi olabilir ama dinleyiciyi dövme fikrinden vazgeçerse. Elinde mikrofon ortada gezen adam her ne olursa olsun soru soran birine kızıp onu fırçalamamalı. Bence orada soru soranlar öyle değildi ama diyelim ki soru soran kötü niyeli biri olsa ve Pardus'a çamur atmaya çalışsa bile onu fırçalamak kesinlikle olumsuz bir etki bırakıyor dinleyiciler üzerinde. Renan da henüz çok genç, zamanla edineceği tecrübelerle bu işleri daha iyi kotaracaktır.

Pardus panelinden sonra Stallman için salona girince konuşmadan önce bir halk oyunları ekibini seyredeceğimizi bilmediğimden pek şaşırdım doğrusu. Salon neredeyse tamamen doluydu. Halk oyunlarından sonra Stallman sahneye çıktı ve yazılım patentleriyle ilgili uzun bir konuşma yaptı. Bence bu konu en fazla 15 dakikada anlatılabilecek bir konuydu ama Stallman bir sürü örnekle anlattı da anlattı. Sahneye çıkınca ayakkabılarını çıkarması, sorular sırasında gelen istek üzerine free software song'u söylemesi seminerin dikkat çeken taraflarındandı. Konuşma bittikten sonra gelen sorular ise içler acısıydı. Hala 'parasız yazılım geliştirilir mi?', 'yazılım patentleri büyük yazılımlar için iyi olmaz mı?' gibi sığ soruların yanı sıra Stallman elli kere uyardığı halde özgür yazılım yerine açık kaynak kullananlar da vardı. Stallman 'sizi sahneden iyi duyamıyorum, anlamıyorum' dediği ve Türkçe sorarsa konuşmacının kulaklığından tercümesini duyacağını bilmesine rağmen İngilizce konuşup hava yapmaya çalışanlara çok fena ayar verdi. Ama bunu deneyenlerin sayısı o kadar fazla oldu ki inanamadım buna. Her seferinde biri rezil oluyor ve bayrağı diğeri alıyordu. Efendi gibi Türkçe konuşanların da soruları acayip olduğundan onlar da dalga konusu oldular işin doğrusu. Konuşurken kullandığı argümanlar keşke şunlar olsaydı filan demek mümkün ama Stallman gibi dünyayı değiştirmiş birini görmek, dinlemek harikaydı.

Bu yazı çok uzun olduğundan seneye Ege Üniversitesinde yapılacak olan Bilmök için önerilerimi bir sonraki yazıya bırakıyorum.

22 Şubat 2011 Salı

IPv6 Destekli Özgür Video Koferans Yazılımı: fi6en

Ulusal IPv6 Protokol Altyapısı Tasarımı ve Geçişi Projesinin çıktılarından biri de bizim geliştirdiğimiz IPv6 destekli video konferans yazılımı oldu: fi6en. Projenin diğer çıktıları gibi bu da elbette bir özgür yazılım, bizden de beklenen budur herhalde. Eski öğrencilerim Cem Sönmez ve Kaan Özdinçer projede mühendis olarak çalıştılar ve fi6en'e ipv6 desteğinin yanı sıra; çoklu görüntü ve ses akışı, beyaz tahta modülü, ekran paylaşımı, dosya paylaşımı (pdf, odp, ppt, png, jpg, gif), parola korumalı ve ileri tarihli oturum açma özelliği, değişik yetkilerde kullanıcılar, çoklu dil desteği ve elbette bir yönetim paneli yazdılar. Fi6en'in sayfasında kurulum ve kullanım için ayrıntılı bilgiler bulunuyor, hatta kurmaya üşenenler için Pardus 2011 üzerine kurulmuş halinin iso'su ve önce denemek isteyenler için de bir demo adresi var. Yazılıma katkı vermek, kurcalamak isteyenler için ilk günden bu yana svn deposunun açık olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

Linke tıklamaya üşenenler için sayfadan alıntı yapayım:

fi6en ipv6 destekli, web üzerinden çalışan açık kaynak kodlu bir video konferans yazılımıdır. Ipv6'nın bazı özellikleri, çoklu yayım (multicast), servis kalitesi (Quality of Service), dolaşabilirlik (mobility), IPseq gibi, video konferans yazılımlarının da ihtiyaç duyduğu özellikler olması dolayısıyla “Ulusal Ipv6 Protokol Altyapısı Tasarımı ve Geçişi Projesi”nde örnek uygulama olarak seçilmiştir. Oluşturulan yazılım IPv6 ileri seviye özelliklerinin yazılım alanında kullanımı konusundaki bil-yap (know-how) bilgisinin oluşmasını sağlamak amacını taşımaktadır. Ayrıca geliştirilen yazılım sayesinde, yürütülen benzer çalışmaların takip edilmesi, eksikliklerinin görülmesi/giderilmesi, bu çalışmaların Türkiye'deki araştırmacılara ve kullanıcılara aktarılması ve IPv6'nın getirdiği yeniliklerin kullanılabilmesi amaçlanmıştır.

18 Şubat 2011 Cuma

Oğuz Kripton'a geri döndü

Öğrenciliğinde de birlikte çalışma fırsatı bulduğum Oğuz Yarımtepe İzmir'de yüksek lisans yapıp ardından Kıbrıs'ta bir süre çalışıp ardından yine İzmir'de doktoraya başladıktan sonra aramıza geri döndü. Yıllardır özgür yazılım camiasının içinde olan Oğuz'la birlikte daha çok öğrenciyle ilgilenip daha iyi işler ortaya çıkaracağımıza inanıyorum.

Hoşgeldin Oğuz ;)

16 Şubat 2011 Çarşamba

IPv6 destekli balküpü: KOVAN



8 Aralık 2010 tarihli ve 27779 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan "Kamu Kurum ve Kuruluşları için IPv6’ya Geçiş Planı” konulu Başbakanlık Genelgesi ile etkilerini yaşamaya başladığımız bu projenin çıktıları kısa bir süreç içinde hepimizi etkileyecek. Bu konuda ilerleyen günlerde detaylı yazacağım ama şimdi bahsetmek istediğim şey bu projenin çıktılarından biri olan bir özgür yazılım: KOVAN.

Kovan bir IPv6 balküpü projesi. IPv6 geçiş mekanizmalarının güvenlik açısından incelenmesi, IPv6 güvenlik açıklarının araştırılması, IPv6 ağlarında solucan yayılımının incelenmesi ve IPv6 ağlarında mevcut ve yeni güvenlik tehditlerinin belirlenmesi amaçlarıyla geliştiriliyor.

Çok ayrıntılı belgelendirmesi bulunan Kovan'ın dünyada bir benzeri yok. Sadece kullanmak bile çok öğretici olacaktır. Umarım bu özgür yazılım projesi katkıcı, destekçi bulabilir.

Bu hafta bitmeden bir özgür yazılım projesinin daha duyurusunu yapacağım: fi6en.

15 Şubat 2011 Salı

Memlekette hiç utanma kalmamış

Geçen hafta sonu Ankara'dan gelen misafirlerimizi tarihi milli parkı gezmeye götürdük. Çanakkale pek yol üstünde bir şehir olmadığından misafirlerimizin neredeyse hiç biri şehitlikleri gezip görmemişlerdi. Çok iyi bir rehber eşliğinde hepimizi duygulandıran bir gün geçirdik. Nasıl muazzam bir savaş yapıldığına her gidişimde yeniden hayret ediyorum.
Neyse bahsetmek istediğim şey Çanakkale savaşları değil; koca milli parkın bakımsızlığı. Yandaki fotoğrafta görülen tabela aslında her şeyi özetliyor. Bu levha yıllardır orada. Zaten anıt diye oraya dikilen şey sadece planlanan anıtın kaidesi olmasına rağmen onun da yanına yaklaşmak yıllardır yasak. Kaidenin üzerine yapıştırılan mozaikler sapır sapır aşağı dökülüyor. Çanakkale savaşındaki diğer tafafların en geç 1920'de tüm mezarlıklarını ve anıtlarını tamamladıklarını ve hala harika durumda olduklarını düşününce insanın kahrolmaması mümkün değil.
Her yıl milyonlarca ziyaretçisi olan ülkemizin en büyük anıtının kaplamasını bile yıllardır düzenleyememiş olmamıza katlanamıyorum gerçekten. Kimse bana paradan filan bahsetmesin çünkü senede bir kere yapılan törenler için anıtın hemen yanına berbat görünümlü bir tribün yapılmış durumda. Kimsenin görmediği gizli saklı bir yer de değil burası. Her sene bütün devlet büyükleri geliyor ama yıllardır bu durumda burası. Anıtın altında bulunan müzenin de yıllardır kapalı olması konusuna girmek istemiyorum bile.
Oraları görüp deli olmamak mümkün değil.

Google Code-In'de ödül alan bizim çocuklar

Google kasım ayında bütün dünya çapında 13-18 yaş arası öğrencileri hedef alan yeni sosyal etkileşim projesini duyurmuştu. Aynı zamanda bir yarışma olan Code-In'de sona gelindi ve ödül alan 14 kişi açıklandı. 14 kişi arasında bizim çocuklardan ikisini görmek beni çok mutlu etti. Umarım bu genç arkadaşları ileride aramızda görürüz:

Bonobo bir günde 1600'den fazla indirildi

ÇoMaK ekibinin dün duyurduğu Bonobo'ya ilgi beklediğimizden çok fazla oldu. Duyurunun üzerinden 24 saat geçmeden 531 kez 64bit sürümü, 1088 kez de 32bit sürümü indirildi. Bonobo neredeyse tüm Pardus araçlarını içerdiği gibi masaüstü ortamı olarak da LXDE ile birlikte geliyor. Bu bir günlük sürede nette gördüğüm bir kaç soruyu topluca buradan cevaplayayım:
  • Neden masaüstü Gnome değil? Çünkü Gnome bu projenin büyük işi ve onu 3 serisiyle birlikte sunmak istiyoruz. Tüm Pardus teknolojileri hazır olduğunda ve Gnome3 çıktığında Pardus kullanıcıları sadece Gnome'lu bir Pardus da kullanabilecekler.
  • Neden Bonobo bu kadar büyük boyutlu? KDE'li Pardus ile LXDE'li Pardus arasıdaki tek farkın masaüstü ortamları olmasına dikkat ettik. 2011 kurulum cd'sinden çıkan ve KDE paketi olmayan her şeyi dvd'ye almaya çalıştık. Bu sürümün kullanılabilir olmasını istediğimiz için kullanıcıların mutlaka ihtiyacı olan ama birer KDE paketi olan programların yerine muadillerini de aldık dvd'ye. Hal böyle olunca boyut büyüdü.
  • Karşılaştığımız hataları nereye bildirebiliriz? Henüz ÇoMaK ürünleri resmi olarak Pardus ürünü sayılmadığından bugzilla'ya hata kaydı açılamıyor. Bunun yerine comak listesine yazabilirsiniz, blog'a yorum bırakabilirsiniz. Her ne kadar netteki forumlara, haber sitelerine bakmaya çalışsak da hepsine yetişemeyeceğimizi hesaba katarak listeye yazarsanız en iyisini yapmış olursunuz.
  • Sırada ne var? Proje takvimimizdeki ilk iki adımdan sonra 19 Haziran'a kadar başka aşama yok gibi duruyor ama çok kısa sürede, 1 ay içinde, enlightenment, xfce ve fluxbox içeren sürümler hazırlayacağız. Ben bir kaç gün içinde bir enlightenment sürümü bekliyorum doğrusu ;)
Bir sonraki sürüm daha iyi olacak.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Richard M. Stallman 7 yıl sonra tekrar Türkiye’ye geliyor


İstanbul Yeditepe Üniversitesi Bilgisayar Topluluğu’nun konuğu olarak Türkiye’ye gelen Stallman, 26 Şubat 2011 Cumartesi günü saat 14:30′da İstanbul’da bu yıl yedincisi düzenlenecek olan Bilgisayar Mühendisliği Öğrencileri Kongresi‘nde (BİLMÖK) “Yazılım Patentlerinin Tehlikesi” konulu bir konuşmada, yazılım patentlerinin yazılım geliştirilmesini nasıl engellediğini anlatacak.

Fırsatı olan kaçırmasın, ben de orada olacağım.

Sahipsiz IPv4 /8 adres bloğu kalmadı

Bir süredir ha bitti, ha bitecek diye yazdığım IPv4 adresleri 3 Şubat'ta bitti. Akademik Bilişim Konferansı için Malatya'da olduğumdan açıklamayı ancak yazabiliyorum.

Kral öldü, yaşasın Kral!

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...