23 Kasım 2019 Cumartesi

Yalansavar'ın 2019 kehanetleri ne kadar gerçekleşti?

Yalansavar [1] eleştirel düşünce ve bilim haberciliği için takip ettiğim platformlardan biri. 10 Ocak 2019'da 19. podcastlerinde 2018 yılı için yapılan kehanetleri değerlendirdikleri ve 2019 yılı için kehanetlerde bulundukları yayınlarını [2] çok yakında yeniden dinledim ve sonuçların nasıl olduğunu merak ettim. Eminim sizler de kehanetler tuttu mu tutmadı mı diye merak içindesinizdir. Aşağıda hızlıca yaptığım araştırmanın sonuçlarını bulacaksınız.

Yalansavar ekibi 2020'nin başlarında kendi kehanetlerini değerlendirecekleri bir bölüm yapacaktır ama ben bağımsız bir değerlendirme kuruluşu olarak onların kehanetlerinin ne kadarının tuttuğunu değerlendirmek istedim. Kehanette bulunmak için kimseden icazet almak gerekmediğinden bu kehanetleri değerlendirmek için de birinden izin almak gerekmediğini düşünüyorum.

Aşağıda yalansavar konuşmacıları ve onların kehanetlerinin gerçekleşme durumlarını bulacaksınız. Kaynakları olabildiğince bilimsel olması açısından google aramasında ilk sırada çıkan haberler olarak seçtim. Kehanet değerlendirmesi için bu kadar bilimselliğin bile fazla olduğunu düşünüyorum.

Işıl Arıcan

  • Trump kabinesi büyük bir skandalla sallanacak!
Hedefi tam 12'den vuran bir kehanet. 2019'da ABD başkanı Trump ile ilgili çok sayıda azil süreci haberi okuduk [4].
  • Uzakdoğu'da veya Asya'da büyük bir deprem olacak ve beraberinde tsunami görülebilir!
Bu kehanet oldukça muğlak bir ifade taşımasına rağmen The Guardian'ın haberine [5] göre doğru çıkmış. Japonya'da hem deprem, hem de onu takip eden bir tsunami görülmüş.
  • Şöhretin zirvesindeki bir yıldız intihar ederek hepimizi üzecek!
Şöhretin ve zirvenin tanımını yapmak oldukça zor olsa da Koreli pop müzik sanatçısı Sulli'nin intiharını [6] 10 ay önceden gören Işıl Arıcan son kehanetinin de başarılı olmasıyla %100'lük bir tutturma yüzdesine sahip oluyor.

Serdar Başeğmez

  • Siyasetin zirvesinden bir yıldız kayacak!
Bu kehanetin doğru çıkmaması için siyasetçilerin seneyi kayıpsız kapatması gerekirdi ama öyle olmadı ve kehanet tuttu. NY Times bunun için uzun bir liste hazırlamış [7].
  • Sözdebilime devlet katında çok büyük bir engel gelecek!
Bu kehaneti tam olarak doğrulayacak bir haber bulamasam da, bu benim kehaneti net bir şekilde anlayamamış olmamdan da kaynaklanabilir. Sözdebilime devletlerden gelen bir engelleme haberi olmasa bile bütün devletlerden daha kalabalık bir kullanıcı kitlesi olan facebook'tan böyle bir engelleme yapılmış [10]

Edit: Serdar Başeğmez'in uyarısıyla "Geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarının klinik araştırmaları hakkında yönetmelik" bağlantısını ekliyorum [13]. Böylece kehanetin doğruluğu ile ilgili bir şüphe kalmamış oluyor.

Edit 2: Bu kehanet için bir kanıt da Cüneyt Özdaş'tan geldi: Homeopati Fransa'da devletten büyük darbe aldı [14].

  • Nobel sürpriz bir isme gidecek!
Japantimes'ın haberine [8] göre Akira Yoshino'nun kimya alanında Nobel kazanması ülkede sürpriz olarak karşılanmış. Sürpriz olup olmadığını Japonlardan daha iyi bilemeyeceğimize göre Serdar Başeğmez'in kehanetini başarılı saymamız gerekir.

  • 2019'un çok başlarında bugüne kadar görmediğimiz parlak bir kırmızı ay göreceğiz ve bu özellikle Kuzey Amerika gibi bir yerlerde görülecek!
22 Mart 2019 tarihinde Serdar Başeğmez'in bu kehaneti NASA tarafından doğrulanmış [9]. Böylece kehanetlerin tutturulma oranı yine %100 oluyor.

Tevfik Uyar

  • Afrika'da veya Amerika'da patlak verecek yeni bir bela insanlığın önemli bir kısmını tehdit edebilir!
Tevfik Uyar şaşırtıcı bir şekilde Amerika'da 300.000 kişiyi etkileyen Chagas hastalığını öngörebilmiş [11]. Elbette bu kehanetin fazla sayıda kanıtını bulmak mümkündür ama doğru çıktığını ispatlamak için bir kanıt yeterli olacaktır.
  • Ciddi büyüklüğe sahip depremler olabilir ve bundan on binlerce kişi etkilenebilir!
Bu kehanet için yeni bir kanıt aramak yerine Işıl Arıcan'ın ikinci kehaneti için bulduğumuz kanıta bakabiliriz [5]. Bu haberle Tevfik Uyar'ın ikinci kehaneti de doğrulanmış oluyor.
  • Büyük devletlerden birinde ekonomik dalgalanma yaşanabilir ve bunun sonucunda bazı halk hareketleri ortaya çıkabilir!
Uluslararası Af Örgütü, İran'da benzin zammına tepki gösterilerinde en az 115 kişinin öldüğünü açıkladı [12] haberiyle bu kehanetin doğrulandığına itiraz edecek kimse kalmamıştır diye umuyorum. Böylece Tevfik Uyar da %100 başarı oranını yakalamış oluyor.

Peki bunlardan nasıl bir sonuç çıkarmalıyız derseniz podcast'i dinlemenizi öneririm. Ayrıca meraklısı için Tevfik Uyar'ın bir İyi Kehanet Yapma Rehberi [3] de bulunuyor.

[1] https://yalansavar.org
[2] https://yalansavar.org/2019/01/10/podcast-19-2018-kehanetleri/
[3] https://yalansavar.org/2019/01/21/iyi-kehanet-yapma-rehberi/
[4] http://www.hurriyet.com.tr/dunya/mahkeme-trumpi-suclu-buldu-41370002
[5] https://www.theguardian.com/world/2019/oct/12/japan-typhoon-hagibis-tokyo-earthquake-rugby-flood-rain
[6] https://losangeles.cbslocal.com/2019/10/14/k-pop-star-sulli-found-dead-in-home-of-possible-suicide/
[7] https://www.nytimes.com/interactive/2019/obituaries/notable-deaths-politics-public-affairs.html
[8] https://www.japantimes.co.jp/news/2019/10/10/national/surprise-gratitude-japan-akira-yoshino-nobel-chemistry
[9] https://sservi.nasa.gov/articles/red-moon-rising/
[10] https://www.dailykos.com/stories/2019/6/11/1864111/-Facebook-blocks-the-pseudoscience-website-Natural-News-about-damn-time
[11] https://www.nationalgeographic.com/magazine/2019/06/chagas-disease-spread-by-kissing-bug-infects-thousands-in-united-states/
[12] https://www.aa.com.tr/tr/dunya/uluslararasi-af-orgutu-irandaki-olaylarda-olu-sayisi-en-az-115-/1653626
[13] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2019/03/20190309-2.htm
[14] https://amp.theguardian.com/world/2019/jul/10/france-to-stop-reimbursing-patients-for-homeopathic-treatment

2 Kasım 2019 Cumartesi

Babaların ve oğulların hikayeleri: Kurdun Postu


2019 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'nü kazanan Batuhan Aşıktoprak'ın altı hikayesinden oluşan Kurdun Postu [1] Varlık Yayınları tarafından okuyucu ile buluşturuldu. '94 doğumlu genç bir yazar Batuhan Aşıktoprak. Önünde kendini geliştirebileceği ve daha çok yazabileceği (umarım) uzun yılları var. Bir okuru olarak kitabını okuduktan sonra kısa bir değerlendirme yazısı yazmak istedim.

Yazar hikayenin konusu ne olursa olsun arka planda sorunlu bir baba-oğul ilişkisini anlatıyor bize. Hikayelerin kahramanlarının veya yan karakterlerinin babaları ile orunları var. Babalar eşlerinin yanında baskılanmış ama yine de tam annelerin istediği yere gelmemiş karakterler. Kitabın bir hikaye hariç tümünde arkaplanda böyle bir tema olması kitaba bir bütünlük kazandırıyor.

Bütün hikayelerin kahramanları, hangi konumda olurlarsa olsunlar aynı derinlikte düşünüyor ve konuşuyorlar. Bu bazı hikayecilerin tercih ettiği bir yol olsa da bence okuyucu için hikayelerin içine girmeyi zorlaştıran bir durum. Tek başına okunduğunda okuyucunun farkedemeyeceği bir şey olsa da hikayeleri bir arada okuyan okuyucu için (işin doğrusu benim için) başka türlü olmalıymış hissini uyandırıyor. Firuzan'ın Parasız Yatılı kitabı anlatmak istediğime çok güzel bir örnektir sanıyorum. Orada her kahraman aklının yettiğince düşünür, dilinin döndüğünce konuşur. Hikayeyi anlatanın o olduğuna kolayca inandırır sizi.

Anlatım tekniği olarak bir yenilik denememiş yazar. Ya her şeyi bilen, gören bir anlatıcıdan ya da olayı yaşayan kahramanın (buraya nasıl aktarıldığı bilinmeyen) birinci ağzından aktarılmış öyküler. Elbette her edebiyatçı yenilikler denemek zorunda değil. Şeklin içeriğin önüne geçmediği harika eserlerle dolu edebiyat tarihi.

Ben hikayeleri, romanları sonunda ne olacak diye değil de nasıl anlatılmış diye okurum. Batuhan Aşıktoprak'ın hikayelerinde son paragrafta veya son cümlede okuyucuyu hikayenin sonrasını (bazen öncesini) düşündürecek sonlar mevcut. Hikayelerin dergilerde yayınlandığını ve okuyucuyu etkilemesi gerektiğini anlıyorum. İleride tamamı bir kitap olarak okuyucunun karşısına çıkacak hikayelerinde (belki romanlarında) başka bir tarzı olacağını tahmin ediyorum.

[1] Kurdun Postu, Batuhan Aşıktoprak, Varlık Yayınları, 1. basım, 2019

1 Kasım 2019 Cuma

Aşkın ve şiirin kenti Çanakkale

Prag denildiğinde ilk akla gelen şeylerden biri Franz Kafka'dır. Doğduğu ev, mezarının bulunduğu mezarlık ve müzesinin yanı sıra şehrin neredeyse her tarafında Kafka'dan bir şeyler bulmak mümkün. Aynı şeyi Madrid ve Cervantes için de söylemek mümkün. Don Quijote ve Cervantes heykelleri Madrid'in her yanını sardığı yetmezmiş gibi Cervantes'in doğduğu yer olan Alcalá de Henares tamamen bu büyük yazara adanmış bir yerleşim birimi konumunda. Ben sadece Cervantes ile ilgili bir şeyler görmek için gitmiştim buraya.

Elbette Kafka ve Cervantes dünya çapında çok önemli yazarlar olduğundan şehrilerinin her yanından onlarla ilgili bir şeyler fışkırması normal karşılanmalı. Biz kendi değerlerimizi böyle öne çıkartmak için bir çaba göstermiyoruz maalesef. Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar'ı yazdığı ev bir müze haline getirilseydi, içini gezebilseydik, penceresinden bakabilseydik, hangi okuyucusu orayı görmek istemezdi? Böyle şeyleri ülke olarak önemsemiyor olmamız sanata ve sanatçıya bakışımızın bir göstergesi. Bütün ülkeyi bir anda değiştirmek mümkün olmasa da Çanakkale bunu yapabilir, yapmalı diye düşünüyorum.

Dört büyük, tanınmış şairi var Çanakkale'nin. Garip akımının üç şairinden biri olan Melih Cevdet Anday, 2010'da kaybettiğimiz Arif Damar, İkinci Yeni'nin aykırı ismi Ece Ayhan ve yaklaşık elli yıl şiir yazmış Süreyya Berfe.

Türkçe'nin bu büyük şairlerinin şehrin meydanında birer heykelleri olsa, bir şiir müzesi yapılsa (şairlerin kitaplarının ilk baskıları, şiirlerinin çıktığı dergi ve gazeteler, fotoğrafların ve tabloların sergilendiği bir yer), onların adına her yıl verilen bir şiir ödülü olsa bunun sadece Çanakkale'nin değil bütün ülkenin kültür ve edebiyat hayatı için katkısı olmaz mıydı? Şehirde bir Ece Ayhan Evi mevcut ve saat kulesi meydanının adı Şair Ece Ayhan Meydanı ama bunlar sadece Ece Ayhan'ı bilenler için bir anlam ifade eden şeyler. Çanakkale'nin şairlerine sahip çıkması, onları önplana çıkartan etkinlikler yapması diğer şehirler için de tetikleyici bir etki oluşturur bence.

Her şey bitti sıra şairlere mi kaldı denmezse yaşadığımız şehrin kültürel havası değiştirilebilir. Şehrin meydanlarında, parklarında (neresi uygunsa artık) şairlere ait bir şeyler görmek, bu büyük adamlarla aynı coğrafyada yaşadığını bilmek gençlerimizin önüne bambaşka düşünce patikaları açacaktır.



Çanakkale'li bir büyük edebiyat insanı da Gelibolu doğumlu Yıldız Ecevit. Türkiye'nin en önemli edebiyat eleştirmenlerinden biri olan Yıldız hoca aynı zamanda Oğuz Atay hakkında en kapsamlı kitapları yazmış kişi. İki kıta arasında bir geçiş noktası olan Gelibolu'ya Yıldız Ecevit ve Oğuz Atay'ın heykelleri yerleştirilse ve açılışına Yıldız hoca davet edilse bunun ülkenin geleceğine etkisi ne kadar büyük olur kim bilir. Çanakkale sadece edebiyatçılarına değil, edebiyat eleştirmenine de sahip çıkan bir şehir olarak o heykele harcayacağı parayla asla yapamayacağı reklamı yapabilir.

Son olarak burada önerdiklerimin bir mikro milliyetçilik, hemşehricilik olarak anlaşılmasını da istemem. Varsın Oğuz Atay'ı İnebolu da sahipleniyor olsun. Ankara liseyi bizde okudu diye, İstanbul burada yaşadı diye, İTÜ bizim öğrencimizdi, çalışanımızdı diye sahiplensin Oğuz Atay'ı. Atay öyle büyük bir değerimiz ki onu bölüşerek bitiremeyiz.

Bu topraklardan çıkmış değerlerimizi sahiplenerek gençlerimizi sanata, edebiyata, spora, felsefeye yönlendirmek ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacak yegane yoldur belki de.

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...