27 Şubat 2016 Cumartesi

LibreOffice Ankara HackFest


Çanakkale'deki LibreOffice için yürütülen çalışmalar geliştirici ekibin de dikkatini çekti ve onların önerisiyle 30 Nisan - 1 Mayıs 2016 tarihlerinde Ankara'da ULAKBİM'in ev sahipliğinde bir hackfest düzenlenecek. Yurtdışından gelecek üç geliştirici ile LibreOffice geliştirmesiyle ilgilenenlerin katılabileceği bu etkinliğe katılmak isteyenlerin daha önce Aydın'da düzenlediğimiz çalışma atölyesi ile ilgili yazdıklarımızı okumaları iyi olabilir. Bu etkinliğin diğerinden farkı iletişimin İngilizce yapılacak olması. Diğer hackfestler gibi bunda da katılımcıların kodlama yapacakları, kritik noktaları danışabilecekleri geliştiricilerin bulunacağı bir etkinlik olacak.

Bu etkinliği mevcut çalışmalarımıza hız kazandırmak için bir fırsat olarak görürken yeni katkıcıları da aramızda görmek istiyoruz.

21 Şubat 2016 Pazar

Google Code-in 2015

Google'ın 13-17 yaşları arasındaki gençler için her yıl düzenlediği Code-in etkinliğinin 2015 için sonuçları belli oldu. 2012 ve 2011'de katılımın daha fazla olduğunu yazmıştım ama bu yıl ilk 70'de ülkemizden sadece bir kişi var: Tan Gemicioğlu. Tan'ı başarısı için tebrik ediyor ve kendisini ileride aramızda görmek istediğimizi yazıyorum.

Aralarında KDE, Wikimedia ve Ubuntu'nun da bulunduğu 14 organizasyonun projeleri için çalışmak ve özgür yazılım dünyasına katılmak genç arkadaşlar için bulunmaz bir fırsat oluyordur. Ülkemizde GSOC bile çok az duyulmuşken gençlerin kendiliğinden bu tip etkinlikleri bulup başvurmalarını beklemek yerine onlara bu imkanları anlatıp katılmaya teşvik etmek lazım diye düşünüyorum. Umarım önümüzdeki yıl birlikte çalışacak genç arkadaşlar bulabilmiş olurum ve yaptıkları işlerden bahsedebilirim.

13 Şubat 2016 Cumartesi

Sadece cevap olarak "evet" ya da "hayır" almak istediğiniz durumlarda evet/hayır sorusu sorun

Bu sayfaya aşağıdaki biçimlerde bir soru sorduğunuz için gelmiş olmalısınız:

  • Biri … biliyor mu?
  • Biri … yapabilir mi?
  • … mümkün mü?
ve mantıksal olarak "evet" veya "hayır" cevabı alınca da şaşırdınız.

Bu böyle bir sürprize Sıkça Verilen Cevaptır.

Sadece cevap olarak "evet" ya da "hayır" almak istediğiniz durumlarda evet/hayır sorusu sorun. Eğer cevap olarak "evet" ya da "hayır"ı istemiyorsanız başka bir soru sormalısınız.

Eğer gerçekten birinin bilip bilmediğini öğrenmek istemiyorsanız Biri … biliyor mu? sorusunu sormayın.

Eğer gerçekten birinin yapıp yapamayacağını öğrenmek istemiyorsanız Biri … yapabilir mi? sorusunu sormayın.

Eğer başka bir şeyi bilmek istiyorsanız cevabı gerçekten istediğiniz şey olan soruyu sorun.

Örneğin:
Eğer bilmek istediğiniz şey "Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünün yakalanması" ise sorunuzu aşağıdakiler gibi sormayın:

  • Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünün yakalanmasını bilen biri var mı?
  • Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünün yakalanmasında bana yardım edebilecek biri var mı?
Her iki sorunun da cevapları "evet" ya da "hayır"dır. Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünün yakalanmasını bilen birileri ya vardır ya yok. Dünyada Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünün yakalamanıza yardım edebilecek biri ya vardır ya da yok.

Bunların yerine cevabı gerçekten sizin öğrenmek istediğiniz şey olan soruyu sorun:

  • Win32 sistemde konsol I/O ekran görüntüsünü nasıl yakalayabilirim?
Yazının İngilizcesini buradan okuyabilirsiniz.

12 Şubat 2016 Cuma

Sosyal Medyadan Nasıl Akıllıca Soru Sorulur

Bu yazıyı okumadan önce Nasıl Akıllıca Soru Sorulur belgesini okumanızı tavsiye ederim. Eğer sorunuzu eposta veya forum aracılığı ile göndermiyorsanız muhtemelen doğrusunu yapmıyorsunuz. Bir daha düşünün.

Yukarıdaki belgeyi okuduğunuz halde sorunuzu sosyal medyadan göndermek istiyorsanız devam edelim. Belgede geçen öneriler çok iyi yazıldığından onları tekrarlamayacağım, okumadıysanız lütfen okuyun.

Sosyal medyadan veya anında mesajlaşma servislerinden birini kullanarak tanımadığınız veya çok az tanıdığınız birine soru sorarken yanıt almanızın bir hak olmadığını aklınızdan çıkarmayın. İnsanların en değerleri şeyleri olan zamanlarını her soruya cevap yazarak harcamalarını beklememeli, cevap alırsanız bunu bir özveri olarak görmelisiniz. Soru soracağınız kişiyi tanımadığınıza göre onu gün içinde çok kısıtlı zamanı olan ve eski mesajlarına tekrar bakmayı unutacak biri olarak düşünmek çok yerinde bir davranış olacaktır. Uğraştığı işlerin arasında 10 dakikalığına sosyal medyayı açmış birine yazıyor olduğunuzu düşününce nasıl yazmanız gerektiği kolayca aklınızda şekillenecektir. Kısaca maddeler halinde dikkat edilmesi gerekler hakkında ipuçları yazmak istiyorum.
  • Sorunuzu eposta ile göndermeyi tekrar düşünün.
Eposta yazdığınızda hem daha çok ayrıntı verebilecek hem de sorunuzun kaybolup gitmesine izin vermemiş olacaksınız. Size cevap verecek kişi de alışkın olduğu iletişim yöntemini kullanabilecektir.
  • Zamanın çok kıymetli olduğunu unutmayın.
Soruyu sormadan önce sanki karşılıklı konuşuyormuşsunuz gibi davranmayın. Örneğin "selam" diye yazıp karşılık almayı beklemeyin. Böyle yaparsanız yazdığınız kişi mesajınızı sizin çevrimiçi olmadığınız bir zaman okuyacak ve yukarıda bahsettiğim o tek 10 dakikasında size sadece "merhaba" diyebilecek. Benzer şekilde eğer sadece sohbet etmek için yazmıyorsanız "merhaba, nasılsınız?" diyerek beklemeyin. Madem bir şey sormak, danışmak istiyorsunuz bunu hemen yapın, "uygunsanız bir şey sormak istiyorum" demeyin. Cevap vermesini istediğiniz kişinin mesajınızı görünce size ne yazmasını istiyorsunuz? Gün içinde alabileceğiniz tek cevap "buyrun sorun" da olabilir, sorunuza aradığınız yanıt da. Seçim sizin.
  • Kullandığınız mecrada açıklanabilecek şeyleri sorun.
Facebook'ta özel mesajla veya twitterda birine hangi gnu/linux dağıtımını seçmeliyim ya da programlama öğrenmeye hangi dille başlamalıyım diye sormayın. Bu tip soruları bence hiçbir mecrada sormayın ama birinin 140 karakter sınırında veya facebook'un küçücük alanında size bu konuları açıklamasını beklemeyin. Elbette basit bir google aramasıyla bulunabilecek şeyleri kendiniz bulmanız gerektiğini yukarıdaki belgede okuduğunuz için ben tekrarlamıyorum.
  • Sorguya çekmeyin.
Zaten soru sorduğunuz kişiyi tanımıyorsunuz bir de üstüne "openstack'in gelişmiş özelliklerine hakim misiniz?" veya "daha önce silinen bir dosyayı geri getirdiniz mi?" gibi sorularla kendinize karşı olumsuz bir tutum geliştirilmesine neden olmayın. Siz sorunuzu sorun karşınızdaki bilmiyorsa zaten bilmiyorum diyecektir.
  • Kibar olun.
Sorunuza olumlu/olumsuz bir yanıt alınca teşekkür edip konuşmayı sonlandırmak iyi fikir olacaktır. Tabi gereksiz nezaket faydasız olduğu gibi olumlu bir şey de değildir.
  • İzin almadan konuşmaları halka açmayın.
Aslında bu eposta ile yapılan iletişimde de geçerli bir konu ama sosyal medyada her şey halka açık diyerek özelden yazılan şeyleri de böyleymiş gibi varsaymayın. Bahsedilen mevzu gizli bir şey değil diyerek kendiniz karar vermeyin. Böyle bir şey yapmak istiyorsanız bunu açıkça belirtin, izin isteyin.
  • Küsmeyin.
Mesajınıza cevap alamadığınızda veya istediğiniz cevabı alamayınca küsmeyin. Bir sosyal medya hesabı olan herkes sürekli orasını kontrol etmiyor. Ettiği zaman da mesajlara bakmıyor olabilir. Bir ihtimal de sorunuzu okuyup cevap yazmaya fırsat bulamamış olması ve sonra unutması olabilir. Acaba eposta göndermek daha mı iyi olurdu?

9 Şubat 2016 Salı

Akademik Bilişim 2016'nın ardından

Her yıl başka bir şehirde düzenlenen Akademik Bilişim Konferanslarının 18.sini bu yıl Aydın'da düzenledik. Konferansı her yıl başka bir şehirde düzenlemenin iyi tarafı Anadolunun yeni bir şehrinde bilişim fırtınası estirmeye çalışmak oluyor. Konferans öncesi dört günlük kurslara 1500'e yakın kursiyer ve eğitmenin katıldığını ve konferansa da 4000'e yakın kişinin ziyaret ettiğini düşününce etkinliğin boyutları ve etkisi daha kolay gözünüzde canlanacaktır. Bu büyüklükte konferanslar üniversitelerde pek az düzenlendiğinden yerel organizasyonlar için oldukça zorlayıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Aslında düzenleyici ekip olarak bizim de her yıl daha önce karşılaşmadığımız büyüklükte bir konferansa dönüştü Akademik Bilişim. Ard arda onbirinci defa katıldığım konferans her yıl bir öncekinden büyük ölçekli hale geliyor.


Bundan önceki yıllarda her şey çok güzeldi diyerek nasıl alkışları kabul etmişsek bu yıl çözemediğimiz konular için de durumu kabullenmeli ve eleştirilere açık olmalıyız. Konferans öncesi kurslar süresince çözmekte zorlandığımız elektrik ve internet bağlantısı sorunları olmamalıydı. Bunu seneye yaşamamak için önlemleri almayı planlıyoruz ama bu yıl olanlar için bir mazeret değil elbette bu. Bu 42 sınıfta kurslar için özveriyle çalışan 100'den fazla eğitmen ve 1500 kadar kursiyer için daha iyi koşullar hazırlayabilmemiz gerekirdi. Bütün gayretimize rağmen çözemediğimiz sorunlar için özür diliyorum.

Konferansa katılım benim daha önce görmediğim yoğunluktaydı. Çoğu zaman karşılaştığımız konuşmaları dinleyenlerin az olduğu, civarda gezen insan sayısının fazla olduğu bir konferans olmadı bu yıl. Neredeyse bütün salonların tamamının dolu olduğu ve dinleyicilerin çok ilgili oldukları bir konferans oldu. Bence mutluluk verici bir gelişme olarak kayda geçmeli bu durum.

Mezunlar ve halen öğrenci olanlarla birlikte 20 kadar öğrencimin konferans öncesi kurslarda bulunması, bunun her yıl devam eden bir gelenek haline gelmesi en çok mutlu olduğum konuların başında geliyor. Artık kursların birer parçası olan +Kaan Ozdincer , +Mesutcan Kurt , +Engin Manap , +Alper Tekinalp ve +Serdar Yiğit 'e emekleri için teşekkürlerimi yazıyorum.

Her ne kadar bir kısmını eğitmen olarak yazmış olsalar bile 12 öğrencimin ( +Gülşah Köse , +Sedat Ak , +aybüke özdemir , +Berk Güreken , +İrem Şendur , +Kader Tarlan , +Feyza Yavuz , +Kerem Hallaç  +yeliz taneroğlu , +Ayşe Melike Yurtoğlu , +Faruk Uzun ve +Burçin Akalın ) LibreOffice Geliştirme Atöylesi adıyla 4 günlük bir ortak üretim çalışmasında bulunmaları ve aralarına yeni katılımcılar çekmeleri bundan sonra yapacakları bir çok etkinliğin kapısını açtı. Hepsiyle gurur duyduğumu bir kere de buradan yazmış olayım.

Kursların kayıtlarının alınması, kursiyerlerin tercihlerini yapmaları, eğitmenlerin onaylama işlemlerini yapmaları gibi konuları bu yıla kadar eposta ile yapıyorduk. Bu yıl +Özge Barbaros ve +Ahmet Can Kepenek 'in özverili çalışmalarıyla hazırladıkları yazılımı kullandık. Gece gündüz demeden her isteği yerine getiren eski çalışma arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.

Umarım konferansın on dokuzuncusuna da katılıp ardından bir yazı yazabilirim.

izlediklerimden öğrendiğim bir şeyler var

İzlediğim ilk büyük konser 1990'ların başında Ankara'da Zülfü Livaneli konseriydi. Henüz Sovyetler Birliğinin olduğu zamanlardan bah...