Bir zamandır yönetmenler hakkında kitaplar okuyup çektikleri filmleri sıradan izliyorum. Daha önce de yazmıştım [1] eski filmleri bulup izlemek oldukça zahmetli bir iş. Bir yönetmenin yıllar içinde katettiği yolu takip edebilmek büyük bir şans olduğu kadar çokça okuma da gerektiriyor. Almodóvar filmlerini izlerken o tarihlerde İspanya ne durumdaymış, sinema üzerinde nasıl sansürler varmış diye bakmadan izlediğimde deli saçması gibi görünen filmler, özellikle ilk dönem filmleri, dönemden haberdar olunca bambaşka bir şekilde izlenebilir hale geldi benim için [anlatmak istediğinin bunlar olmadığından o kadar eminim ki!]. Elbette hayat her izlediğimiz filmin yönetmeninin bütün filmlerini izleyecek kadar uzun değil (iyi ki değil), bazılarını seçmek gerekiyor. Bu konuda da diğer hemen her şeyde olduğu gibi batı dünyası neyi beğenip önümüze çıkartıyorsa ona mahkum oluyoruz maalesef. Zaten sinema diğer sanat dallarından çok pahalı bir üretim alanı, hele filmlerin dağıtımı, sinemalara gösterime girebilmesi gibi konulara da bakınca para kazanamayan/kazandıramayan yönetmenlerden haberdar olmak imkanı bile yok. Benzer şeyler diğer alanlar için de geçerli değil diyemem aslında [kendine karşı durmadan yapamadığını anladık artık]; Arnavutlukta kitapları çok satmadığından hiç adını duymadığımız şairler yok mudur? Eminim vardır.
Doksanların başında Ankara'da Ömer'le [sonunda hatırladın Ömer'i] sinemada günde birkaç film izlediğimiz çok olurdu (hayır öyle filmler değil). Şimdi evde izlerken ikinci filme geçmemeye çalışıyorum, öyle yapınca başka bir şeye vaktim kalmıyor [sanki geri kalan zamanda protonları çarpıştırıyorsun]. Günde bir film izlemek bile öncesinde sonrasında yapılan okumalarla çok vaktimi alıyor. YouTube'da çok fazla sayıda kanalda yönetmen ve film değerlendirmesi var biliyorum ama onları da izlersem ne şiire, ne de romana vakit kalıyor.
Yorgos Lanthimos filmlerini daha önce hiç izlememiştim. Hakkında biraz okuyup [2] izlemeye başlayınca 2009'da çektiği Dogtooth filminin Arturo Ripstein'ın 1972 tarihli El castillo de la pureza isimli filmden çalıntı olduğunun konuşulduğunu okudum (okumalar, izlemeler iç içe geçiyor farkındayım ama böyle oluyor). Sanatta, edebiyatta çalıntı diye bir şeyin olmadığına inanıyorum [sanki konuya geliyoruz gibi]. Bir felaketin ardından dünyada (en azından kahramanın ulaşabildiği dünyada) tek başına kalan birini/birilerini anlatan herkesi Robinson Crusoe'yu çalmakla suçlamıyorsak başkalarına da bu muameleyi yapmamalıyız bence. Biraz uğraşınca Kafka'yı bile Dostoyevski'nin heybesinden çıkarmak mümkün olur. Michael Haneke'nin kendi filmi Funny Games'i sahne sahne yeniden çekmesi gibi bir durum yoksa (kim böyle bir şey yapar, yapsa ne zararı var, bunu kim izler, bambaşka sorular bunlar) bir fikrin çalınması diye bir şey olamaz. Kimsenin aklına gelmemiş bir fikir bulunabileceğine inancım da sıfır (olacağını aklımdan bile geçirmediğim o kadar çok şey oldu/oluyor ki bu düşüncemin de bir değeri yok aslında).
Bir adam bir kadını ikna edip evleniyor, üç çocuğunu evden hiç dışarı çıkartmadan büyütüyorlar. Sadece fikirle film mi olur arkadaşlar? Böyle distopik bir senaryoda yönetmenden geri kalan her şeyi kendi içinde tutarlı bir şekilde anlatmasını beklemek bana haksızlık gibi geliyor. İçinde yaşadığımız dünyayı bile kendi içinde tutarlı değerler silsilesiyle kavramak, anlatmak kaç felsefecinin yapabildiği bir şey? Her yönetmenden yeni bir Spinoza olmasını beklemeyelim. Olaylar nasıl başladı konusunu açıklamıyor diye film eleştirisi olmamalı, zaten açıklanamaz bir şeyin, bir kısmını anlatıyor yönetmen.
Aynı olayı anlatan iki filmden Ripstein'ın çektiğini daha çok beğendim ben. Emreden baba fiilen ortadan kalktığında bile ailenin ölüm korkusu yaşadığı eve geri dönüşü, kızın köpek dişini kırıp evden kaçmak için yine babasının bagajına saklanmasından daha çarpıcı geldi bana. Lanthimos'un kadrajlarda insanların kafalarını göstermemesini onların aslında birer birey olamamaları gibi okumak mümkün elbette ama sinema seyirlik bir şeyse Ripstein çok daha iyi bir iş çıkartmış. Belki Lanthimos'un diğer filmlerini de izledikten sonra fikrim değişir ve yeni bir yazı yazarım bilmiyorum [yazmayacağına bahse varım].
[1] https://www.nyucel.com/2025/09/platformlar-sanata-erisimi-zorlastrd.html
[2] https://www.goodreads.com/book/show/57986227-cinema-of-yorgos-lanthimos-the
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder