17 Kasım 2025 Pazartesi

Rashomon'u anlamak

Akira Kurosawa'nın bütün filmlerini yaklaşık yirmi yıl önce izlemiştim. O dönemimde daha çok görmekle / izlemekle ilgiliydim. Elbette sinema görsel bir sanat ama ya o yıllarda yönetmenler hakkında kitaplar yoktu ya da benim ilgi alanımda değildi filmleri böyle izlemek. İki haftadır neredeyse tek satır okumadığımdan film izliyorum. Kurosawa imdb ilk 250'de en çok filmi olan yönetmen herhalde. Geçen ay sorulsa ben de en büyük yönetmenler arasında mutlaka onun da adını anardım. Peki Kurosawa'nın filmlerinden ne anlıyorum da onu böyle seviyorum? Buna cevap vermek için bir filmden ne anlaşılabilir, bir şey anlamak gerekir mi, sevmek için anlamak gerekir mi sorularına da cevap vermek gerekiyor. Verebildiğim cevapları vereyim zaten olmazsa hesap soran mı var?

Elbette dil felsefesinin önemli sorununa, anlaşmak mümkün mü, bir blog yazısında cevap verme imkanı yok (hele ki benim). Ben "olmayacak şey bir insanın bir insanı anlaması" sözüne daha yakın hissediyorum kendimi ama bunu söylemek bile benim Attila İlhan'ı biraz olsun anlamamı gerektiriyor. Anlamayı yazarın, sanatçının, senin, ne hissettiğini tam olarak anlayamasam bile söylediklerinin, yaptıklarının bende bir karşılığı var ve bunun senin kast ettiğinle bir yakınlık içinde olduğunu umuyorum diye kabul ediyorum. Oktay Rıfat'ın Saksılar şiirinde "ah! güzel şeyler düşünmeme rağmen / muttasıl ağlamak geliyor içimden" mısralarını anlamıyorsam karşılıklı anlaşmamız da mümkün değildir ve bu satırlar da boşadır (velev ki boşa olsun!). Eğer böyleyse "Kapıyı kapatma!"dan da bir şey anlamamam gerekirdi ama anladığıma eminim.

Her izlediğimiz filmden bir şey anlamamız gerekir mi sorusu da önemli. Sinema muazzam kaynak gerektiren gerektiren bir sanat dalı, bakmayalım bir telefonla çekilebiliyor denmesine. Bugün Kubrick olsanız filminizi gösterime sokabilmeniz için ciddi paraya ihtiyacınız var (zaten Kubrick gibi çekemezsiniz, o bambaşka bir mevzu). Sinemadan izleme keyfi bekliyorsak geniş kitlelerin bir şey anlamasını da beklememeliyiz. Geniş kitleler genel olarak bir şey anlamaz aslında. Hayat o kadar zor ki, kimseden Tarkovski'nin babası şairmiş falan gibi şeylere vakit ayırmasını beklememek gerekir.

Bir sanat eserini sevmek için (sevmenin ne olduğunu da tanımlamak gerekiyor farkındayım ama o da terapistlerimize kalsın artık) anlamak gerekir mi sorusuna da cevabım gerekmez olacak (burada aklımdan Özdemir Erdoğan'ın şarkısı geçiyor ama linkini bırakıp devam ediyorum [2]). Bir şey anlamadığımız bir sanat eserini de sevebiliriz, Rembrandt'ın her tablosunu üzerinde okuyarak, düşünerek mi seviyoruz? Olağan Şüpheliler filminden ne anlıyorum ben? Hayatımda sadece altı defa, tamamı askerde, tetiğe dokunmuş biri olarak bu kadar ateş edilen bir görsellik bana ne ifade ediyor? Hayatımda değil birine vurmak, birini itmedim bile (iyi bir insan olduğumdan değil, steril bir ortamda yaşadım).

Başkalarının akıllarını (bu akıl güzellemesinden de nefret ediyorum ya neyse), hayallerini paylaşmak için değilse neden okuyoruz, izliyoruz, dinliyoruz?

Buradan çok başka yerlere gitmek yerine Rashomon'a geri döneyim istiyorum [kurban olayım dön artık]. Omzunda yayı ve okları, belinde kılıcıyla yanındaki atta yeni evlendiği kadınla ormanın içinden yürüyen bir Samuray'ın yaşadıklarıyla ilgili siyah beyaz bir filmi neden beğendiğimi gerçekten çözemiyorum. Hele o haydutun insanı deli eden gülmeleri! 75 yıl önce Japonyada insanlar öyle mi gülüyordu acaba? Bugün biz Türk filmlerindeki gibi mi gülüyoruz? Samuray'ın bir medyum aracılığıyla konuşması bana bugün coşkulu bir saçmalık olarak geliyor ama görmezden gelebilirim. Son sahnede o bebeği hangi kadın, nasıl bırakıp gitti?

Hayatımda hiç kovboy görmemiş olmama rağmen bir Amerikan filmini izlerken böyle yabancılık çekmiyorum doğrusu. Batı bizi kendine o kadar maruz bırakmış ki sanki onlardan biriymiş gibi sanat eserlerinin içine kolayca girebildiğimizi sanıyoruz. Halbuki Los Angeles bana Seul kadar uzak.

Yazmaya başlarken Rashomon'u anlamak mümkün değil düşünüyordum ama şimdi herhangi bir filmi anladığımızı düşünüyorsak onu da anlayabiliriz gibi geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Rashomon'u anlamak

Akira Kurosawa'nın bütün filmlerini yaklaşık yirmi yıl önce izlemiştim. O dönemimde daha çok görmekle / izlemekle ilgiliydim. Elbette si...