İlk çıktığı zamandan beri etkileşimli saatleri ve cep telefonlarını günlük faaliyetleri ölçmek, kaydetmek ve sonrasında değerlendirmek için kullanıyorum. Aslında saatleri daha eskiden de severdim. Bir çocuk için saat nasıl tam bir saniyede bir saniye ileri gidiyor sorusu oldukça meraklandırıcı bir konu. Benim için (belki de onlara yetecek param olmadığı için) saatlerin markaları, görünüşleri değil de aynı anda birkaç saat dilimindeki zamanları göstermeleri, radyosunun olması gibi özellikleri çekici gelirdi. Ben büyüdükçe saatlerin özellikleri de arttı ve artık kaç adım attım, kaç saat uyudum gibi verileri sürekli takip eder oldum.
Kendime bir hedef koyup onu gerçekleştirmeye çalışmak bana hep motive edici geliyor [eminim bunu başka bir yere bağlayacaksın]. Günde 8000 adım atmalıyım, 8 saat uyumalıyım, iki günde bir kitap hesabıyla yılda 183 kitap okumalıyım, 52 defa sinemaya, 80 defa konsere/tiyatroya gitmeliyim, yılda 500 albüm dinlemeliyim gibi hedefler olunca kedi vidyolarıyla saatler geçirmemiş oluyorum (yine de hiç kedi vidyosu izlemiyorum demiş de olmayayım). İşin doğrusu öyle art arda yazınca bana da ciddi bir disiplinle yaşıyormuşum gibi geldi ama hayatım askeri bir planla geçmiyor aslında. Hedefler yıllık olunca bir müşahhas azim olmaya ihtiyaç duyulmuyor [bu kelimeyi ilk defa cümle içinde kullanıyorsun]. Bazen otobüste, uçakta uyuyorum, okuyorum, daha çok müzik dinliyorum ve planlarda aksayan yerleri kapatmaya çalışıyorum. Hayatım her zaman berrak ve tatsız bir su gibi akmıyor, bir hafta boyunca herhangi bir plan için artı koyabileceğim tek bir şey yapmamış oluyorum örneğin. Çok uzun yıllardır böyle planlar yaptığımdan ne kadar açığı ne kadar zamanda kapatabileceğimi biliyorum ve tedirginliğim hiç olmuyor. Hem benden başka kimseyi etkilemeyen şeyler bunlar; hedefler tutmasa ne olacak sanki? Sonundaki mutluluk da, kısacık hüzün de sadece bende kalıyor. Belki bir psikiyatrist olsam bunlara hayata anlam katma çabası, boşa yaşamıyorum diye atılan bir çığlık belki de diye bakabilirdim bilemiyorum.
Hedef koymaya bu kadar güzelleme yaptıktan sonra yaklaşık bir yıldır saat kullanmayı bıraktığımı da söyleyeyim [bir kere kendine ters düşmesen, itiraz etmesen dişimi kıracağım]. Yürüme ve uyku konusunda topladığım veriyi artık değerlendiremediğime karar verdim. Her iki işlemin de sonradan telafisinin veya önceden stoklanmasının anlamı çok az olduğundan artık olduğu kadar diyorum. Telefon bildirimlerini saatten görmek de çok sevdiğim bir şeydi ama telefonun sesini açarak bu derde de derman buldum. Hem sevdiğim şeylerden illa vazgeçmem gereken zamanlar gelmiyor mu? Saatle kıyaslanmaz ne büyük mutluluklara artık ulaşamıyorum. Saatin artık pek kullanmadığım zamanı gösterme özelliğine ise neredeyse hiç ihtiyacım kalmadı. Örneğin şimdi saatin yaklaşık 03 civarında olduğunu tahmin ediyorum ve bilgisayarın saatine bakınca 03:26 olduğunu görüyorum. Bu kesinlikle ne yapabilirim? 03:42 olsa bir şey değişecek miydi? Benim için hayır! Çok gerekirse telefonda saat var ona bakıyorum. Evdeki fırın gibi aletlerin üzerindeki saatlerin tamamı hatalı ve birbirinden farklı. Hiçbirine güvenerek bakamıyorum bu yüzden.
Belki de çocukluğunda bir otorite görmemiş bir çocuğun kendine bir otorite yaratma hatta kendi kendinin babası olma çabasıdır kendine hedefler koyup onları denetlemesi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder