6 Kasım 2025 Perşembe

Theseus'un Gemisi'ne başka taraflardan bakmak

Bir müzik grubunu dinlerken en kolay ayırt edilen enstrüman lead gitar olsa gerek. Cin içerken en kolay anlaşılan tadın ardıç olması gibi [yapma, buraya girme]. Aslında grupların bizden böyle bir talebi de yok. Hotel California'yı dinlerken vokalleri davulcunun yaptığına dikkat etmesek parçadan aldığımız keyif azalıyor mu? Böyle bilmemeye övgüye başladığımızda Caravaggio'nun kırmızısından alınacak keyiften vazgeçiyormuşuz gibi geliyor bana. Elbette kahvenin moleküler seviyede özünün nasıl çıktığını bilmeden de espresso içip ne güzel kahve demek mümkün ama neden bilmemeyi seçelim? Öğrenilecek şeylerin bir sınırı olmadığından bir konuyu öğrenmeyi seçince sayısız diğer şeyden de vazgeçmiş oluyoruz [hadi müziğe geri dönelim].

Neredeyse tamamen hard rock, heavy metal dinlediğim dönemde bir gün Uğur'la dinlediğimiz parçadaki bas gitarın sesini ayırt etmiştik. Bu ikimiz için de bir aydınlanma anı oldu. O zamana kadar dinlediğimiz ve bildiğimizi sandığımız albümleri tekrar tekrar dinledik. Artık şarkılarda başka bir sesi de duyabilmek, hem de aynı kayıtları dinlerken, inanılmaz bir mutluluk verdi bize. İnsan hayal edemediği bir şeyin eksikliğini de hissetmiyor ama bir kez o güzelliği görünce eksikliği aklından çıkmıyor [yapma n'olur].

Bir süredir YouTube'da Drumeo kanalını [1] takip ediyorum. Kanal bateristlerle ilgili ama bana çok öğretici ve düşündürücü geliyor.  Yaptıkları serilerden birinde çok ünlü davulculara daha önce dinlemedikleri çok meşhur bir şarkının davul kısmını çıkarıp dinletip, eksik kısmı kendisinin tamamlamasını bekliyorlar. Kanalı ilk izlediğim zamanlar bu parçayı nasıl duymamış olabilirler diye düşünüyordum ama zamanla profesyonel olarak bu işi yapan birinin (eğer grup sürekli cover çalmıyorsa) bizim kadar değişik şeyleri dinlemiyor olması o kadar da beklenmedik bir şey değil gibi gelmeye başladı. Bülent Ortaçgil hayatında hiç Ahmet Kaya dinlememiş mesela. Hem o kadar beğendiğim müzisyenlerin yalan söylediklerine inanmak da istemiyorum. Bazı davulcular ilk defa duydukları parçanın davul kısmını aslına (yani bizim bildiğimiz haline) o kadar yakın çalıyorlar ki izleyicide bu parça sanki sadece bu şekilde çalınabilirmiş hissi oluyor. Belki hassas ayar argümanında bahsedilecek konulardan biri bile olabilir. Newton ve Leibniz'in birbirinden habersiz türev ve integrali neredeyse aynı şekilde icat etmeleri gibi iyi müzik de doğanın içinde ve biz onu olduğu yerden çıkartıyoruz gibi geliyor bana (bazen tabi).

Bazı şarkılarda parçayı hiç duymamış davulcular çok farklı ve yine de parçaya uyan bir performans sergileyebiliyorlar. Theseus'un Gemisi'nde olduğu gibi grubun bir elemanını değiştirince geminin bambaşka bir gemi olduğunu söyleyenlere destek veren bir argüman gibi [konuya gelmeyeceksin sanmıştım]. Bu denemeyi bir adım daha ileri taşıyıp yeni davulcudan sonra bu sefer bas gitarı çıkartıp yeni bir basçıya aynı şarkıyı çaldırıp devam edilse; yani gitarlar ve vokaller de yeni müzisyenlere yaptırılsa hala başlangıçtaki şarkıyı tanıyabilir miyiz sorusu cevaplanmaya değer bir soru olmaz mı? Bütün şarkılar için bunun olmayacağı açık ama yine de öyle şarkılar var ki bu soruya evet cevabını verebiliriz gibi geliyor bana.

Konu müzik grupları olunca grubun bir elemanı değişince hâlâ aynı grup olmaya devam eder mi cevabına kolayca emin olamadığım bir soru benim için. Doğrusu Bonzo'nun ölümünün ardından Led Zeppelin gibi yapıp grubu dağıtmak mı yoksa AC-DC'nin Bon Scott'ın yerine Brian Johnson'u koyup yoluna devam etmesi mi? Dio Ozzy'li dönemden bir parçayı seslendirince sahnedeki grup hala Black Sabbath olmaya devam ediyor mu? Bunları düşünmek yerine dinle geç denilebilir, öyle diyenlere elbette bir şey demiyorum. Bu kadarına razıysan yaşa gitsin.

The Doors'un tarihi bu soruya yeni bir bakış getiriyor bence. Geminin parçalarından biri eksildiğinde gemi yine aynı gemi olmaya devam eder mi? Gemiden bir kürek denize düşünce artık başka bir gemi mi olur? Morrison 27 yaşında öldükten sonra grup onun yerine bir solist almadan üç kişi olarak albümler çıkarttı. Zaten o hayattayken de vokal yapan Manzarek söyledi şarkıları. Sonuçta eski albümlerinin yanına yaklaşabilen şeyler çıkmadı ortaya. 

Sözlerini Bertolt Brecht'in 1927'de yazdığı ve bir yakın arkadaşının bestelediği ve The Doors'un meşhur ettiği Alabama Song ile bağlayayım bu yazıyı. Zaten bir blog yazısı nereye bağlanabilir ki?

[1] https://www.youtube.com/@DrumeoOfficial

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Theseus'un Gemisi'ne başka taraflardan bakmak

Bir müzik grubunu dinlerken en kolay ayırt edilen enstrüman lead gitar olsa gerek. Cin içerken en kolay anlaşılan tadın ardıç olması gibi [y...