2 Eylül 2019 Pazartesi

Oğuz Atay okuma rehberi

Oğuz Atay hayattayken pek az okunmuş, beklediğinin çok altında eleştiri ve değerlendirme almış bir yazar. Berna Moran'ın dediği gibi Türk edebiyatında yepyeni bir evre olan Tutunamayanlar'a başlamış ama bitirememiş çok tanıdığım olduğundan eserlerini hangi sırayla okumanın onu anlamayı kolaylaştıracağını (elbette kendi fikrime göre) tarif etmek istiyorum. Atay'ın bütün eserlerinin bir değerlendirmesini yapmak bir blog girdisi ile yapılabilecek bir şey olmadığından niyetimin sadece onun kitaplarını daha iyi anlamak için kişisel bir kılavuz hazırlamak olduğunu da söylemeliyim.


Korkuyu Beklerken: Oğuz Atay okumaya başlangıç için en uygun kitabının hikayeleri olduğunu düşünüyorum. Hikayelerini okuyan okuyucu Atay'ın diğer kitaplarında daha derinleşecek olan diline uygun bir başlangıç yapmış olacaktır. Zaten kısa hikayelerden oluşan kitapta Kafka'nın Dönüşüm'ü gibi okunabilecek "Unutulan", Atay'ın bütün eserlerinde bulunan mizah duygusunun en yoğun hissedileceği "Ne Evet, Ne Hayır" ve 'Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?' diye biten "Demiryolu Hikayecileri" öykülerinden sonra Atay'ın tarzına olabildiğince alışılmış olacaktır.

Eylembilim: Oğuz Atay'ın tamamlamaya ömrünün yetmediği romanı Eylembilim'i diğer hacimli kitaplarından önce okumanın hem Tutunamayanlar hem de Tehlikeli Oyunlar'a iyi bir ön hazırlık olacağını düşünüyorum. İlk baskısında sadece 36 sayfası Günlük ve Eylembilim adıyla basılmıştı. Şimdi 114 sayfalık bitmemiş bir roman olarak okunabiliyor. Tamamlanmamış olması okuyucunun şevkini kırmasın, diğer romanlarından daha az karmaşık ama neyin gerçek neyin hayal olduğunun yer yer karıştığı haliyle Oğuz Atay diline alışmaya hazırlık için faydalı olacaktır.

Tutunamayanlar: 1970 TRT roman ödülünü kazanmasına rağmen 700 sayfadan fazla hacmiyle ilk baskısı iki cilt halinde Sinan Yayınlarından yapılmış modern edebiyatımızın en önemli eserlerinden birine geldik artık. Atay bu romanında içeriğe olduğu kadar şekle de çok önem vermiş ve klasik bir romandan oldukça farklı bir kurgu kullanmış. Romanın içinde sayfalarca süren bir şarkı, onun birkaç katı süren açıklamalar, 77 sayfa noktalama olmadan aktarılan bir konuşma, bir ansiklopedi, tiyatro oyunu gibi klasik okuyucu için alışılmadık anlatım biçimleri kullanmış. Benim gördüğüm okuyucular eğer şarkıda değilse şarkının açıklamalarında romanın kurgusundan koparak okumayı bırakıyorlar. Bu kısmı sabırla geçebilen okuyucuyu ileride tekrar tekrar okumak isteyeceği bir büyük metin bekliyor.



Günlük: Oğuz Atay Tutunamayanlar'ı yazdıktan "Selim gibi, günlük tutmaya başlayalım bakalım" diyerek başlamış yazmaya. Tehlikeli Oyunlar, Oyunlarla Yaşayanlar, Eylembilim ve Bir Bilim Adamının Romanı ve diğer konulardaki Atay'ın düşüncelerini öğrenmek için bulunmaz bir kaynak.

Tehlikeli Oyunlar: Atay'ın ikinci romanı Tehlikeli Oyunlar da oldukça hacimli bir eser. Tutunamayanlar gibi takip etmesi güç değil. Özellikle Günlük okunduktan sonra Tehlikeli Oyunlar bir yandan daha kolay anlaşılacak bir yandan da Günlük'te okuyucunun aklına sokulan soru işaretleri neyin gerçek neyin hayal ürünü veya oyun olduğunu sorgulatacaktır. Türkçe edebiyatın en güzel finallerinden biriyle biten romanı en az Tutunamayanlar kadar severim ben.

Oyunlarla Yaşayanlar: Yine Günlük'ten öğrendiğimiz kadarıyla Oğuz Atay'ın ilk halini Yıldız Kenter'e okuduğu ve beğenmediği için iki defa daha yeniden yazdığı Oyunlarla Yaşayanlar iki perdelik bir tiyatro oyunu. Tutunamanlar ve Tehlikeli Oyunlar'ın içinde zaten defalarca senaryolar okuduğunuz için bu oyunu da okumak isteyeceksiniz.

Bir Bilim Adamının Romanı: Atay'ın diğer eserlerinden oldukça farklı, hocası Mustafa İnan'ı anlattığı bir biyografik roman Bir Bilim Adamının Romanı. Önsözünü Cahit Arf'in, sonsözünü ise Mustafa İnan'ın oğlunun yazdığı bir romanı okumak bile kendi başına heyecan verici. Onu son sıraya koymamın nedeni Atay'ın tarzının tamamen dışında olması, yoksa başka hiç Oğuz Atay okumayacak bir genç bile sadece bu romanı okuyup faydalanabilir ve edebi bir tatmin duygusu da alır.

Sevgili Halit, Halit Refiğ'e Mektuplar: Bir Oğuz Atay eseri olmamakla birlikte onun çok sevdiği bir arkadaşına yazdığı mektupları okumak Oğuz Atay'ı tanımak açısından bulunmaz bir kaynak. Oğuz Atay mektuplarında kendi yaşadıklarından, dönemin edebiyat ve sanat çevrelerinden bahsediyor. Hastalığının son devrelerine kadar yazmayı sürdürmüş olması yaşadıklarını ilk ağızdan duymak imkanı veriyor.

Oğuz Atay'ın bütün eserleri bu kadar ama onu daha iyi anlamak ve yazdıklarının içine daha çok girebilmek için hakkında yazılmış değerlendirmeleri ve ilişkili kitapları okumak da faydalı olacaktır diyerek meraklı okura birkaç öneride daha bulunmak isterim:

Oğuz Atay'da Aydın Olgusu: Yıldız Ecevit'in Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar, Tehlikeli Oyunlar romanları ile Oyunlarla Yaşayanlar tiyatro oyununu bir üçleme olarak ele aldığı ve kahramanların isimlerinden kitapların kurgularına kadar hemen her şeyi incelediği okuyucuyu harcanan emeğe hayran bırakan bir kitabını her Oğuz Atay okuru okumalı.

Ben Buradayım: Yine Yıldız Ecevit'in neredeyse Tutunamayanlar hacminde yazdığı, Türkçe'de yazılan en kapsamlı değerlendirme ve analiz çalışması. Oğuz Atay kendisini bu kadar ayrıntılı okumuş ve anlamış birini görebilseydi eminim çok mutlu olurdu. Dikkatli okurların bile gözünden kaçan hemen her ayrıntıya değişmiş Yıldız Ecevit bu eserinde.

Hamlet: William Shakespeare'in yaklaşık 400 yıl önce yazdığı oyunu ne izlediğimde ne de okuduğumda içinde Atay'ı andıran bir bölüm dikkatimi çekmemişti. Yıldız Ecevit'in de işaret ettiği gibi Atay'ın kahramanlarının çokça adını zikrettikleri Hamlet'i okumak onların karşısındaki karakteri hatırlamak açısından iyi olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ayı Dağı - Andrew Krivak

Duvar'da dünyada tek sağ kalan kadının hikayesini okuduktan sonra Ayı Dağı'nda (dünyaya her ne olduysa artık) hayatta kalan iki kişi...