çalıştay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çalıştay etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Nisan 2012 Perşembe

Pardus Danışma Kurulu Ne Durumda?

23-24 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen Pardus'un Yarını Çalıştay'ının üzerinden neredeyse bir ay geçti. Çalıştay'ın ardından konuluşanlar detaylı olarak yazmıştım [1], [2], [3].  Geçtiğimiz haftasonu Türkiye'deki bütün üniversiteleri internete bağlayan kurum olan ULAKBİM'in bu yıl 6.sını düzenlediği bir çalıştay düzenlendi. Aynı zamanda ULAKBİM'in de başkanı olan Ahmet Kaplan ile danışma kurulu başta olmak üzere Pardus genelinde konuları konuşma fırsatım oldu. Pardus'la ilgili gelişmeleri proje yöneticisinin kendi blogunda yazmasının en doğrusu olduğunu düşünüyorum ama ben yine kendi gördüklerimi yazayım.
  • Pardus projesinin ULAKBİM'e geçişinin evrak işleri ancak geçen hafta tamamlanabilmiş. Ahmet hoca bahsi geçen danışma kurulunun resmiyet kazanabilmesi için yazışmaları başlattığını ve bu ayın sonuna yetiştirilmesini hedeflediğini söyledi.
  • Pardus kullanan en büyük kurum olarak her yerde söylenen MSB bir süredir destek alamadığı TÜBİTAK ile sözleşme yenilemek istiyormuş. F@tih projesinde etkileşimli tahtalarda Pardus kullanılacağı zaten konuşuluyordu, MEB de bir protokolle bu birlikteliği başlatmak istiyormuş. Ahmet hoca başka kamu kurumlarının da göç planları yaptığını, görüşmelerin sürdüğünü söyledi. 
  • Bu hareketlilik Pardus'un rafa kaldırılmayacağını göstermesi açısından ümit verici ama projenin geliştiricisinin bulunmadığı gerçeği de aklımızın bir köşesinde duruyor. Ankara'da çalışacak yeni geliştiricilerin işe alınacağını söyledi Ahmet hoca ama zamanla ilgili bir konu konuşulmadı.
  • Beni çok şaşırtan konulardan biri çalıştayda tahmin edemeyeceğim kadar fazla kişinin Pardus'a göç hakkında soru sorması oldu. Üniversitelerin önemli bir kısmı olan bitenden haberdar değil ve hala şaşırtıcı bir heyecan var Pardus konusunda. Mevzuyu takip edenlerin hemen hepsi bu projenin ülke yararına devam etmesini temenni ediyor.
  • Danışma kurulu temsilcilerinin seçimleri konusu kimse için net değil işin doğrusu. STK'ların ve iş ortaklarının seçimleri işini Doruk Fişek organize edeceğini söylemişti. Bu kurul için bir üniversite temsilcisi seçilmesi gerektiği çalıştayda bir toplatı öncesi duyuruldu. Ben de bu sürecin içinde yeralmak istediğimi söyledim. İtiraz eden olmadığı gibi başka aday da çıkmadı. Tübitak çalışanı geliştirici kaldı mı bilemiyorum ama o kadronun seçimi işin en kolay tarafıdır herhalde. Maaşlı çalışmayan geliştiriclerden (var mı hala böyle birileri bilemiyorum ama) bir temsilci nasıl seçilecek bilemiyorum doğrusu. Kamu temsilcisi için de görüşmelerin sürdüğünü duyduk. TÜBİTAK danışma kurulunun resmileştiğini duyurduğunda bu temsilcilerin seçilmiş olmasının işleri hızlandıracağı hepimizin malumudur.
Camia (ben de dahil) Pardus'un devam edeceğine innamak için birşeyler duymak değil görmek istiyor. Geçirdiğimiz bu bulanık dönem sona erecek mi, nasıl erecek birlikte göreceğiz.

25 Mart 2012 Pazar

Pardus'un Yarını Çalıştayının ardından - 3

İkinci gün sadece öğleye kadar süren çalıştayda iki oturum yapıldı. Bunlardan ilkinde daha önce üzerinde konuşulan sorunlar için katılımcıların önerileri alındı. Herkesin üzerinde anlaştığı bir şey varsa o da Pardus'un marka değeri düşünülerek TÜBİTAK'ın Pardus'un arkasında durması gerektiği ama yönetim konusunda ne kadar uzaklaşabilirse o kadar iyi olacağı idi.

Projenin tamamen TÜBİTAK tarafından yürütüldüğü dönemde bile ne kadar kullandırılabildiği ortada iken sadece topluluk tarafından geliştirilen bir dağıtımın nasıl bir kitleye kullandırılabileceği tahmin etmek zor değil. TÜBİTAK'ın yönetimine karışmaması ama finansman sağlaması da hem hizmet alımı yoluyla, hem topluluğa katılımcılık sağlamakla, hem de projelere destek sağlanması yoluyla yapılabilir. Yeni yönetim bu üç yolu da destekler yönde açıklamalar yaptı.

Yetkiler TÜBİTAK tarafından kullanılmayacaksa kimler tarafından kullanılacak sorusu üzerinde tartışıldı uzunca bir süre. Bunun için bir kurul oluşturulması ve kararları bu kurulun alması fikrine herkes sıcak baktı. Aşağıda bu kurula kimlerin katılması kararlaştırıldığı bilgisi var. Üzerinde tartışma yaşanan tek konu kurulda yer alacak geliştirici sayısı oldu. Benim teklifim üzerine biri TÜBİTAK çalışanı olmayan geliştiricinin bu kurula girmesi konusunda anlaşıldı. Hakan Uygun kurulda hiç geliştirici yer almamasını önerdiyse de çoğunluk kararıyla biri kurum çalışanı olmak üzere iki geliştiricinin bulunması, karar alma aşamasında oylarda eşitlik olması halinde proje yöneticisinin oyunun çift oy sayılması benimsendi. Kurul üyelerinin nereyi temsil ediliyorlarsa orası tarafından seçilmesi üzerinde de anlaşıldı.
Ben bu kurulun kurulmasını ve karar alma mevkiinde Pardus proje yöneticisinin amiri olmadığı birilerinin bulunmasını ve onların çoğunluk oluşturmasını çok önemsiyorum. Bir önceki blog girdisinde bu konuda yazdığım yazıya sayın Tekman'ın yaptığı yorumları okumak isteyebilirsiniz. Oluşturulacak bu kurulun şeffaf olması ve ilk görev olarak kurulun çalışma esaslarını ve yapısını belirlemesi kararlaştırıldı.

Son oturumda ise bütün katılımcılar bir aradayken bir ortak bildiri yazmaya çalıştık. En iyi bilgisayar kullananımız olarak Doruk Fişek klavye başına geçti. Hazırlanacak bildirinin basına da verilebileceği hesaba katılarak mümkün olan en kısa halde yazmaya çalıştık. Üzerinde çoğunluğun anlaşamadığı konuları 'bu konu tartışıldı ama mutabakat sağlanamadı' şeklinde yazmadık. Biz hazırladığımız metnin üzerinden tekrar geçilir ve öyle yayınlanır diyorduk ama gördüğünüz gibi aynen yayınlandı. Elbette daha iyi bir metin hazırlanabilirdi ama bir buçuk günde böyle kapsamlı bir konuyu, endişeli ve daha önce bir araya gelmemiş taraflar olarak ancak bu kadar toparlayabildik.

Özet olarak: TÜBİTAK Pardus'un kurumsal sürümünü kendi sürdürecek, bireysel sürüm için ise topluluk, firmalar ve projelere destek olacak.

Yazdığım bu üç yazıdan sonra hakkımda 'bir toplantıya gitti, anlatılan her şeye inandı' diye düşünenler olacaktır. Ben ilk yazıda da belirttiğim gibi Pardus anasayfasında yarım sayfalık bildiriyi okuyanlara orada neler olduğunu olabildiğinde ayrıntılı yazmak istedim. Vaat edilen her şeyin olacağına inanmak için gelişmeleri görmek ve ona göre karar vermek gerekecek. Yıllarca bir mail adresini vermeyen bir projeden inandırıcılık için sağlam şeyler görmek gerekiyor.

Belki de en önemli soru olan eski yönetimin küstürdüğü geliştiriciler ve yeni yönetim döneminde ayrılan geliştiricilerden sonra bu projenin devam etmesi için yeterli insan gücü ve motivasyon kaldı mı sorusunun cevabını zamanla hep birlikte göreceğiz.

Pardus'un Yarını Çalıştayının ardından - 2

Öğleden sonra oturumu tamamen 'sorun belirleme çalışması'na ayrılmıştı. TÜSSİDE'de her yapılan etkinlik için uygulanan; herkesin post-it'lere başlıklar yazması ve sonra bunların değerlendirilmesi yöntemini uygulamayı denediler. İki yıl önce yapılan Pardus Zirvesinde de aynı acayip şey denenmişti. Sorunları daha önce forumlarda, bloglarda, bugzilla'da o kadar çok yazmış, o kadar farklı yerde konuşmuştuk ki bu öneriye büyük direnç gösterdik. Yaklaşık bir saat süren bir inatlaşmanın sonunda Ahmet hocanın müdahalesiyle bu badireyi atlattık. Bunun ardından Pardus hakkında sorun olarak dile getirilen konuları 1 ile 5 arasında değerlendirmemiz istendi. Aşağıda salonda yapılan değerlendirme sonuçlarının bir görüntüsü var.
Projenin en önemli sorununun 'başarısız proje yönetimi' olarak çıkmasına şaşırmadım ben. Nasıl takım kazandığında teknik direktör omuzlarda taşınıyorsa, kaybedince onun başarısız sayılması işin doğası zaten.

PiSi paket yönetim sistemi projenin en çok eleştiri aldığı konulardan bir diğeri oldu. Diğer dağıtımların çoktan çözdükleri sorunları yeniden çözmeye çalışmak elimizdeki sınırlı kaynağın gereksiz yere harcanması oluyor yönünde uzunca konuşuldu. İşin doğrusu deb ve rpm'nin yapamadığı neyi pisi yapıyor (veya daha iyi yapıyor) ve bunun için harcanan emeğe değiyor mu soruları tatmin edici cevaplar da verilemedi. Özellikle Pardus ve Ubuntu depoları arasında muazzam büyüklük farkı ne zaman kapanır, kapanmamasına karşılık önde olduğumuz hangi konu var en çok dile getirilen konulardı. Maddog her söz alışında emeği boşa harcamayın uyarısında bulundu. Pardus'u sürdürmek yerine bir başka dağıtıma destek olmak, onu daha iyi hale getirip kendimiz de kullanmak önerisi getirilmesine rağmen yandaş bulamadı.

Sorunlarla ilgili konuşmaların arasında Ahmet hocaya Kurumsal ve Bireysel sürümlerin akibetinin ne olacağı da soruldu. TÜBİTAK'ın yaptığı sözleşmeler gereği Kurumsal sürümün mutlaka devam edeceğini hepimiz zaten tahmin ediyorduk. Ahmet hoca bireysel sürümü de devam ettirmek istediklerini ama bunu önceden devam eden yöntemle yapmak istemediklerini söyledi. Yapılacak işlerin bir kısmını topluluğa, bir kısmını da özgür yazılım şirketlerine yaptırabileceklerini söyledi. Zamanında Erkan Tekman'la da konuştuğumuz TÜBİTAK'ın özgür yazılım projelerine destek olması konusunu Ahmet Kaplan'a da sordum ve bu konu üzerine çalıştığını hatta işlemlerin imza aşamasına geldiğini söyledi. Bu konu hakkında daha uzun yazacağım.

Hepimiz gibi Ahmet Kaplan da proje ile ilgili yapılması, değiştirilmesi gereken çok şey olduğunun farkında. Onun aklından geçenler bizimkilerle aynı mı, onu yakında göreceğiz elbette ama kendisinin söylediklerini maddeler halinde şöyle not aldım:

  • TÜBİTAK özgür yazılımlara desteğini arttırarak devam ettirmek istiyor.
  • Pardus projesinin çok daha yetkin hale getirilmesi ve paket sayısının arttırılması hedefleniyor.
  • Türkçe desteğini en iyi sağlayan işletim sisteminin Pardus olması hedefleniyor.
  • Donanım sürücüsü problemlerinin en aza indirgenmesi planlanıyor. Bunun için bir genelge ile kamunun donanım alımlarında linux sürücüsünün sağlanmasının zorunlu olması konuşuldu.
  • Pardus'un sadece masaüstü kullanıcıları hedefleyen bir ürün olması yerine, sunucu, sanallaştırma ve bulut teknolojisi gibi konulara da eğilmesinin önemli olduğu düşünülüyor.
Pardus ile ilgili eleştirilerin en öne çıkanı karar süreçlerine dışarıdan katkı alınmamasıydı. Yeni yönetim elindeki yetkleri sonuç bildirisinde de yazılan bir kurul ile paylaşmak ve bir ortak akılla hareket etmek istediğini beyan etti. Bu çabayı çok önemli buluyorum. Camia Zirvesinde de adı geçen ama uygulamaya geçmeyen PATİK tamamen TÜBİTAK çalışanlarından oluşuyor ve pratikte bir yetki devri içermiyordu. Bu konu hakkında bir sonraki yazımda daha fazla şey yazacağım.

Konuşulan bir diğer konu da Pardus bilgisinin yeterliliğini gösteren bir sertifika verilmesi ve Pardus eğitimi konusuydu. Bu konuda da yeni bir sertifika icat etmek yerine belki lpi sertifikasının kullanılabileceği konuşuldu ama paramız yurt dışına gidecekse olmasın diyenler de oldu. Yeni bir eğitim programı hazırlanması beraberinde eğitimcilerin eğitimi ve müfredat hazırlığı gibi ek konuları da getiriyor elbette.

Birinci gün bittiğinde hepimizin aklında Pardus'un bitmediği vardı ama nasıl devam edeceğini de tam anlayamamıştık. Bütün akşam farklı gruplar halinde n'olacak bu Pardus'un hali diye konuştuk.

Pardus'un Yarını Çalıştayının ardından - 1

Çoğumuzun merakla beklediği Pardus'un Yarını Çalıştayı yaklaşık 30 kişinin katılımıyla Gebze'de düzenlendi. Çalıştayın hemen ardından bir sonuç metni yayınlandı. Bu metin aylardır geliştirilmesi durmuş, yönetimi değişmiş, geliştiricilerinin büyük çoğunluğu ayrılmış olan Pardus'la ilgili merak edilen tüm sorulara cevap olmadı. Zaten bu kadar kısa bir metinden bunu da beklememek lazımdı bence. Toplantıya katılmayanlar için olan biteni aldığım notlardan özetleyeyim istiyorum. Daha sonra kendi yorumlarımı içeren bir yazı da yazacağım. Olanları hikayeleştirmekten çok aldığım notları paylaşacağım bu yazıda.

Öncelikle katılımdan başlayayım. Yakın zamanda ayrılmış TÜBİTAK çalışanlarından Onur Küçük ve Fatih Aşıcı, Özgür Yazılım A.Ş.'den Doruk Fişek ve Hakan Uygun, Ünivesitelerden Mustafa Akgül, Mustafa Karakaplan, Hüseyin Yüce ve ben, Özgürlükiçin'den Sezai Yeniay ve Zeki Bildirici, Endersys'den İsmail Yenigül ve Barış Şimşek, camiadan tanıdığımız Ali Vardar, Nihat Karslı ve Hakan Hamurcu, halen TÜBİTAK çalışanı olan Fatih Arslan, Bertan Gündoğdu, Gökhan Özbulak ve Semen Cirit toplantıda vardı. Bunun yanında Pardus kullanan kurumlardan temsilciler ve benim bu listeyi yazarken aklıma gelmeyen ama sonradan o da vardı elbette diyeceğim birkaç kişi daha katıldı toplantıya.

Toplantı aynı zamanda ULAKBİM'in de müdürü olan Ahmet Kaplan'ın konuşmasıyla başladı. Hepimiz tavrının nasıl olacağını merak ediyorduk. Benim tahminimin çok üzerinde bir sahiplenmeyle konuştu Ahmet hoca. İlk olarak 'Pardus ölmedi, daha büyük bir ortamda yaşayacak' mesajını verdi. Pardus projesinin yerinin BİLGEM'den ULAKBİM'e taşındığını söyledi. Bu çalışmaların artık Ankara'da devam edeceği anlamına geliyor. Ahmet hoca toplantıya gelmeden önce A.Murat Eren'in camia'dan topladığı eleştirileri okuyup üzerinde çalışmış; hem orada yazanların hem de Öİ ve PLO forumlarındaki eleştirilerin değerlendirildiğini görmek güzeldi. Konuşma sırasında aldığım notlar arasında 'Pardus'un sadece bir işletim sistemi olmasının ötesinde diğer özgür yazılım projelerine öncülük edecek bir proje olmasının hedeflenmesi' ve 'F@tih Projesindeki etkileşimli tahtalarda iki işletim sisteminin birden olduğu, bazı tahtaların deneme aşamasında sadece Pardus içerecek şekilde üretildiği, göstereceği performansa bağlı olarak diğer tahtaların da öntanımlı olarak Pardus ile açılmasının gündemde olduğu' bilgileri de var. Bir diğer üzerinde çok durulan konu ise Türkçe desteğinin arttırılması ve Pardus'un en başarılı Türkçe desteği veren işletim sistemi olmasıydı. Bunun için kaynak yaratmak ve motivasyon sağlamak için yöntemler deneneceğinden bahsedildi. Yaygın etkisi daha büyük olacak bir konu olarak kamunun donanım alımlarında linux sürücüsünü aramasının zorunlu tutulması konuşuldu. Bu konuşma daha çok yeni yönetimin Pardus'a nasıl baktığının anlatılması şeklinde geçti.

İkinci konuşma bir önceki Pardus Zirve'sinde olduğu gibi Semen Cirit tarafından yapıldı. Semen sanki tarihinin en sıkıntılı döneminde bir projeden bahsetmiyormuş gibi organizasyon şemaları falan gösterdi. Mutfak depo gibi benim hiç duymadığım terimleri kullanıp kimse için bir anlamı olmayan bir sunum yaptı. Proje hakkındaki 'düşündük, planladık, anlaştık' denilen şeylerin bazılarını ilk defa bu sunumda duydum. Çay arasında bunu söylediğimde aldığım cevaplar kesinlikle tatmin edici değildi. Karar alma süreçlerinin bu kadar kapalı olduğu, kararların bir kısmının diğer geliştiricilere tebliğ dahi edilmediği bir özgür yazılım projesinin sorun yaşaması kaçınılmazdı zaten. Bu kadar ayakları yere basmayan, projenin durumuyla ilgisi olmayan bir sunum keşke yapılmasaydı. Tamamen vakit kaybı oldu.

Üçüncü konuşmada Jon 'Maddog' Hall hepimizin bildiği şeylerle başladığı konuşmasının ilerleyen bölümlerinde diğer ülkelerdeki tecrübelerini paylaştı. İşbirliğinin ve birlikte çalışmanın öğretilebilir şeyler olduğundan ve bilgisayarların düzgün çalışmamasından dolayı oluşan kayıplardan bahsetti. Lisans bedellerine verilecek paralarla ne kadar mühendis çalıştırılabileceğine dikkat çekti. Bağışlanan yazılımların aslında bedava olmadıklarını, parasız verilen ilk uyuşturucu gibi olduklarını anlattı. Markaya bağımlı yapılan işlerin ne kadar kısa sürede temelsiz kalabileceğini dramatik örneklerle gösterdi. Pardus özelinde projenin hedefinin iyi belirlenmesi gerektiğini, başka dağıtımların daha önce çözdüğü şeyleri yeniden çözmek yerine ihtiyaç duyulan şeylerin yapılmasına yönenilmesini önerdi. Debian veya başka bir dağıtımın paket yönetim sistemini kullanıp kendi teknolojilerini geliştirmeye odaklanmanın da bir yöntem olduğunun çokça üzerinde durdu.

Öğleden sonra yapılan sorun belirleme çalışmasıyla ilgili ikinci bir yazı yazacağım.

4 Mart 2012 Pazar

Pardus'un Yarını Çalıştayı

Daha önce Pardus Camia Zirvesi'ne katılmış biri olarak yine sadece davetlilerin katılabileceği bir etkinlik olan Pardus'un Yarını Çalıştayı'na da katılacağım. 2010 Ağustos'unda yapılan etkinliğe Pardus'un gidişatından hoşnut olmayanların pek azı katılmıştı. Sonucundan umutlu olmadığın bir etkinliğe hiç katılmamak bir tercih meselesi. 'Nasılsa kendi bildiklerini yapacaklar, benim katılımımla da bunu meşrulaştıracaklar' diyerek veya başka gerekçelerle katılmayanlara elbette saygım var. Benim tercihim söyleyecek bir şeyim varsa sonradan bunu söyleseydim diye düşünmek yerine gidip orada bunu söylemek yönünde olacak.

Bir buçuk gün sürecek çalıştayın ilk gününde Jon Hall 'Özgür Yazılım: Dünya Perspektifi' konulu bir konuşma yapacak. Geri kalan zamanda ilk gün 6 saat, ikinci gün 3 saatlik toplantılar var.

Daha önce de söylediğim gibi bu çalıştaydan umutlu değilim. Yapılacakların önemli bir kısmına zaten karar verildiğini düşünüyorum. Benim ne yapılmasının uygun olacağını düşündüğümü de buraya yazayım, nasılsa bir sır olmadığı gibi ilk defa da ben söylemiyorum. Zamanında Redhat'in içinden Fedora'nın çıkartılması gibi bir yöntemin Pardus için de uygun olacağını düşünüyorum. Topluluğa devredilecek hakların bizdeki mevzuat yüzünden bir vakıf yerine bir derneğe verilmesi belki daha uygun olabilir. Bu mevcut bir dernek olabileceği gibi yeni kurulacak bir dernek de olabilir. Tübitak kurumsal olarak Pardus'u geliştirmeye devam edecek gibi duruyor (hatta söylentilere göre merkez Ankara'ya taşınacakmış). Topluluk dağıtımına yönetim olarak karışmadan geliştirilmesine destek vermesinin mümkün olacağına inanıyorum. Tübitak tek işi bu topluluk dağıtımının geliştirilmesi olan bir grup geliştirici çalıştırabilir. İş yükünün geri kalanını özgür yazılım camiası kendi üstlenirse bu yapı devam eder. Elbette Tübitak'ın Pardus'la ilgili haklarından bazılarını devrederken yeni dağıtıma vereceği desteği de iyi tarif etmesi ve kesin bir şekilde taahhüt etmesi gerekir.

Çalıştaydan sonra olanları ayrıntılı yazmayı planlıyorum. Sizin dile getirilmesini istediğiniz şeyler varsa yorum olarak ekleyebilirsiniz ama bunların 'paket yöneticisi şöyle değişsin', 'masaüstü şu olsun' şeklinde değil de 'bu mevzu şöyle devam etsin/etmesin' şeklinde olması daha yararlı olur diye düşünüyorum.

6 Şubat 2012 Pazartesi

Pardus'un Geleceği Çalıştayı

Hepimiz Pardus'un yarını hakkında bir çalıştay yapılacağını bir şekilde duyduk. Bu çalıştaya bütün Pardus kullanıcılarının çağırılmayacağı çok açık. Tahmin ediyorum eski/yeni geliştiricilerin de önemli bir kısmı bu çalıştayda bulunmayacak. Emin olmamakla birlikte ben bu toplantıya çağrılacağım yönünde şeyler duydum.

Bu toplantıda dile getirilmesini istediğiniz görüşleriniz varsa buraya yazarsanız toplantıda dile getirmeye çalışacağımı henüz vakit varken yazmamın iyi olacağını düşünüyorum. Hakarete varmayan her görüşü imkanlar ölçüsünde toplantıya taşıyacağım.

İşin doğrusu toplantıdan ümitli değilim ama son bir sözümüz varsa onu söyleyip öyle ayrılalım diyorum.

Yazan, Yöneten ve Oynayan aynı kişiyse o tiyatroya gitmeyin

Elbette her genelleme gibi bunun da bazı istisnaları var ama istisna olmadan genelleme zaten yapılamaz.   Oldukça uzun zamandır yerli ve yab...