kurs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kurs etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2015 Pazar

LibreOffice Geliştirme Atölyesi

İki ay önce Çanakkale'de bir grup bilgisayar mühendisliği öğrencisinin LibreOffice geliştirisi olmak için çalıştıklarını yazmıştım. Bu ekip çalışmalarını Akademik Bilişim Konferansı öncesi kurslarda LibreOffice Geliştirme Atölyesine taşımaya hazırlanıyor. Aşağıya bu kursun sayfasında da okuyabileceğiniz içeriğini taşıyorum. Kursa katılım için 20 kişilik kontenjan olacağından başvuru sayısına göre bir seçme işlemi de uygulanmak zorunda kalınabilir. Gelişmeleri etkinlik sayfasından okuyabileceğiniz gibi bu girdiye eklenen yorumlardan da öğrenebilirsiniz. Kurs başvuruları 2-10 Ocak tarihleri arasında alınacak diye de yazmış olayım.

Bu çalışma ile katılımcıların LibreOffice sürüm takip sistemini, hata takip sistemini ve kod gözden geçirme sistemini ayrıntılarıyla kavramaları ve bunları kullanarak LibreOffice için kod yaması gönderebilecek düzeye gelmelerini, LibreOffice geliştiricileriyle iletişimin kurmanın uygun yollarının öğrenilmelerini ve sonuç olarak LibreOffice bugzillasından olabildiğince çok hata kaydının çözmelerini hedefliyorlar.

Bu kurs bir C++ kursu olmadığından (ab öncesi kurslarda bu isimde bir kurs da var) katılmak isteyenlerin C++ ile kod yazabiliyor ve derleyebiliyor olmaları beklenecek. Katılımcıların git sürüm takip sistemini temel özellikleriyle kullanabiliyor olmaları ve İngilizce okuma yazma konusunda sorunları olmaması da gereklilikler arasında.

Her ne kadar LibreOffice bütün işletim sistemlerinde derlenebiliyor olsa da kurs eğitmenleri bütün geliştirme sürecini GNU/Linux kullanarak yapacaklar. Bütün katılımcılardan yanlarından getirecekleri bilgisayarlara Ubuntu 14.04 (veya üzeri) bir işletim sistemi kurarak gelmeleri beklenecek. Derleme işlemi çok fazla sistem kaynağı gerektirdiğinden sanal makine üzerine yapılan kurulumlar kursu takip etmeyi neredeyse imkansız hale getirecektir. Kurulum sırasında en azından 1gb’lık takas alanının ayrılması derleme sürecinde sorun yaşanmasının önüne geçecektir.

Bütün katılımcıların kurs öncesinde https://www.libreoffice.org/about­us/source­code/ adresinde tarif edildiği gibi LibreOffice kaynak kodunu indirip derlemeleri gerekmektedir. Derleme işlemi bir tam günü alacağından bu işlemi tamamlamamış kursiyerlerin kursu takip etmeleri mümkün olmayacaktır. Katılımcıların derleme işleminde kullanmak üzere KDevelop yazılımını kurup gelmeleri beklenecektir.

4 Şubat 2013 Pazartesi

Akademik Bilişim 2013'ün ardından

Bu yıl 15.si 23-25 Ocak tarihlerinde Akdeniz Üniversitesinde düzenlenen Akademik Bilişim Konferansı pek çok açıdan ilklere sahne oldu. Konferans öncesi düzenlenen kurslarda bir önceki yılın iki katından fazla katılımcı, 520 kişi, 11 farklı alanda, 30 kadar eğitmenden 4 gün boyunca süren eğitimler aldı. Çok çeşitli ilgi alanlarında, farklı bilgi seviyelerinde insanların ücretsiz katılabildikleri bu eğitimlere her yıl daha fazla insanın katılması bir sonraki yılın planlarını şimdiden yapmaya itiyor bizi.

Hemen hemen her kurstan katılımcılarla yaptığım sohbetlerde kurslardan çok büyük oranda memnun kalındığını görmek harcadığımız emeğin boşa gitmediğinin bir göstergesi oldu benim için.

Katılımcı sayısı olarak da daha önceki yıllarda olmadığı kadar ziyaretçi çektik bu yıl akademik bilişime. Dört günde yaklaşık 1700 kişinin standları gezdiği, konferansları, seminerleri dinlediği bir etkinlik oldu bu yıl. Kurslar sırasındaki yağmurlu havanın konferansın başlamasıyla yerini güneşe bırakmasıyla katılımcılar Antalya'nın keyfini çıkarmak için tüm gün konferans alanında durmadılar ama yine de sürekli bir kalabalık mevcuttu.

Benim için de en fazla insanla tanıştığım konferans oldu diyebilirim. Neredeyse bütün kurs katılımcılarıyla, eğitmenlerle, firma temsilcileriyle, çaycılarla, bir kenarda tek başına oturan herkesle tanışmaya gevezelik etmeye, yemeklerde hep tanımadığım insanların yanında oturmaya çalıştım. Etkinlik bu kadar kalabalık olunca tek başına gelenler olduğu gibi okulundan kalabalık bir grupla gelenler de vardı. İYTE'den geçen yıl katılan 30 kişilik grubun sayısı bu yıl artarak 50'yi geçmişti. İYTE'li öğrenciler benim başka bir okulda görmediğim şekilde birinin yönlendirmesi olmadan kendi aralarında konuşarak Akademik Bilişim öncesi kursları değerlendiriyorlar. Önemli sayıda bir grup konferans sırasında da Antalya'daydı. Böyle bilinçli hareket ettikleri için aferin onlara. Onlarla da bolca sohbet etme fırsatımız oldu, belki biriyle birlikte önümüzdeki dönemde birlikte çalışma fırsatımız da olabilecek.

Konferanstaki bildiriler hakkında da biraz yazmak istiyorum. Bildirilerin değerlendirilme süreci hakkında birşeyler yapmamız gerektiği konusunda hepimiz hem fikiriz ama katılımcıların iki temel hatası hakkında birşeyler söylemeden geçmem mümkün değil. Bunlardan ilki anlatacakları konuyu dinleyicilerin ilk defa orada duyduklarını varsaymak oluyor bence. Örneğin parmak izi kullanılarak şifreleme anlatacak biri parmak nedir, parmak izi nedir'den başlayabiliyor anlatmaya. Hatta nem ölçmeyle ilgili birşeylerden bahseden birinin su nedir diyerek konuya başlaması kendi anlatacağı şeylere sıra gelmemesine neden olabiliyor. Bir diğer yaygın problem çok küçük denek grupları üzerinde anket yapıp bunu genellemeye çalışmak oluyor. Örneğin ben Ankara'da sadece 12 yöneticiyle yapılmış bir anketin sonuçlarını anlatılırken dinledim.

Bu konferans sırasında mümkün olduğunca çeşitli bildiri dinlemeye gayret gösterdim. Çok tecrübeli konuşmacılar olduğu gibi hayatının ilk konuşmasını yapmak için gelenler de vardı. Bu genç arkadaşların bir kısmı çalışmayı yaptığı hocalarıyla birlikte gelmişti. İnsanın birlikte çalıştığı hocasıyla birlikte konferansa gelmesi, ilk sunumunda tanıdığı, tecrübeli insanların yanında olduğu güvenini hissetmesi elbette güzel birşey. Bu güzel tarafın yanında kendi sunmaya cesaret edemedikleri şeyleri bu genç arkadaşlara sunduranlar da vardı ve onlar için yapılacak maalesef pek az şey var.

Bir kaç cümle ile de bilişim sektörünün oldukça dışındaymış gibi görünen ama çok da içinde olan Ebru Baranseli, Gökhan Yücel, Saliha Yavuz ve Serdar Paktin ile de tanıştığım ve gevezelik etme fırsatı bulduğum için de çok mutlu olduğumu yazmalıyım. 15 senedir adını duyduğum ama her nasılsa hiç karşılaşmadığım Murat Koç ile de bu yıl tanışma fırsatı buldum. Elbette eski dostları görmek, yeni çokça insanla tanışmak bu tip toplantıların en güzel tarafıydı benim için.

Ben çektiğim bir kaç fotografı buraya koydum. LKD galerisinde de bir o kadar fotograf var. Seneye bir başka Akademik Bilişimde görüşmek üzere.

1 Aralık 2012 Cumartesi

Akademik Bilişim 2013 Konferans öncesi kursları

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Akademik Bilişim Konferansı öncesinde 4 gün süren kurslar düzenlenecek. Konferans öncesinde, 19-22 ocak tarihlerinde 4 gün bir çok konuda yoğun,makine başında kurslar var. Kurslar üniversite ve kamu çalışanlarını hedeflemekle birlikte her yurttaşa açıktır ve ücretsizdir. Kursiyerler ve konferans katılımcıları üniversite yurtlarında makul ücretlerle kalabilecekler. Kursiyerlere mümkünse kendi bilgisayarlarını getirmelerini ve hazırlıklı gelmelerini öneriyoruz.

Kurs listesi şöyle:

  • Linux'a Giriş
  • Güvenlik
  • PostgreSQL
  • Python
  • Android
  • Sanallaştırma
  • Bilimsel Hesaplama
  • PHP'ye Giriş
  • E-posta Sistemleri
  • Clojure-Lisp
  • Ağ Yönetimi
  • Yazılım için özgür araçlar
  • LibreOffice/OpenOffice
Kurs kayıtları 15 Aralıkta açılacaktır.

14 Eylül 2012 Cuma

Uzaktan eğitim ve kurslar

Uzaktan eğitim denince benim aklıma okula gidilmeden sadece kitaplardan ve televizyondan dinlenilen derslerde çok az şeyin öğrenilebildiği bir eğitim yöntemi gelirdi. O zamanlar internet olmadığından (burası bazılarına inanılmaz gelebilir ama bir zamanlar internet yoktu ;)) ders kitabının tek tamamlayıcı unsuru televizyondan yayınlanan derslerdi. Onlar da o kadar uygunsuz saatlerde yayınlanırdı ki o seyredip birşey öğrenmek mümkün değilmiş gibi gelirdi bana. Bütün sınavları da çoktan seçmeli yapıldığından sorulara uzun cevaplar vermeleri gerekmez, pek rahatlar diye düşünürdüm.

Aradan yıllar geçip kendim üniversiteye başladığımda gördüm ki aslında derslerde yoklama alınmasa insan mutlaka uygulama gerektirmeyen her okulu uzaktan eğitimle okuyormuş gibi okuyabilir. Sonuçta dersin hocası da sizin ulaşabileceğiniz kaynaklardan faydalanarak anlatıyor o konuları. Nasıl kaçırdığınız dersleri arkadaşlarınızın notlarından, ders kitabından okuyup öğrenebiliyorsanız bütün bir dersi, hatta bütün dersleri de böyle öğrenmek mümkün aslında. Konu sınavlar olunca eğitim biliminde ölçme-değerlendirme diye bir alan var. Benzer eğitim geçmişine sahip biri okula giden diğeri sadece eğitim malzemelerine çalışan iki grubun başarılarının yaklaşık aynı olacağını düşünüyorum. Tabi bunu sadece ben düşünmüyorum ülkemizde ve dünyada milyonlarca kişiye uzaktan eğitimle okumuş olmalarına rağmen üniversitede ders dinleyen akranlarıyla aynı yeterliliklere sahip olduklarını gösteren diplomalar veriliyor.

Uzaktan eğitime yapılan itirazların başında dersi anlatan hocaya soru soramamak geliyor. Bu önce yerinde bir itiraz gibi görünse de uzaktan eğitimin uzun süredir televizyondan değil internet üzerinden verilmesiyle çoktan aşılmış sorundur aslında. Ayrıca kendi anlattığım derslerden ve uzun öğrencilik hayatımdan sınıflarda soru soran öğrenci sayısının ne kadar az olduğunu da biliyorum.

Vakti olanlar için burada Daphne Koller'in bir konuşmasıyla ara verelim.

https://www.ted.com/talks/daphne_koller_what_we_re_learning_from_online_education?language=tr

Üniversite eğitiminin pahalı olması, fiziki engelleri yüzünden herkesin bir sınıfa gidip ders dinleyemeyecek olması ve eğitimin her yerde aynı kalitede yapılamaması uzaktan eğitimin üzerinde daha fazla durulması için yeterli nedenler.

Online eğitim aracılığı ile bir konuyu öğrenmek isteyen bireyler bütün bir lisans eğitimine zorlanmadan sadece o konuda eğitilebiliyorlar. Bu konuda tek olmasa da çok başarılı olması nedeniyle Coursera'ya bakarsanız müzikten bilgisayar bilimlerine kadar çok çeşitli yelpazede kursların verildiğini görebilirsiniz. Bu kursların bazılarında sınavların ardından sertifika almak da mümkün.

Bir dersi dinlerken anlamadığınız yerde durdurup orasını öğrenip devam edebilmek, aynı bölümü tekrar tekrar dinleyebilmek, günün hangi saati isterseniz derse katılabilmek, sınava kendinizi hazır hissettiğiniz zaman girebilmek gibi  harika avantajları var uzaktan eğitimin. Eğitimciler açısından bakıldığında ise notlar en fazla nerede duraklatılıyor, hangi noktalarda anlatım yeterince iyi değil gibi normal eğitimde elde edilmesi mümkün olmayan bilgileri toplamak ve eğitim malzemesinde iyileştirmeler yapmak mümkün.

Eğitimin yaygınlaştırılması ve kalitesinin arttırılmasında uzaktan eğitimin büyük faydası olacaktır ama birebir çalışmanın yerini tutacağını da düşünmüyorum. Yakından eğitim üzerinde uzunca konuşulması gereken bir konu olduğundan onu başka bir yazıya paslıyorum. Yazmaya gerek yok ama bazı eğitimlerin uzaktan verilmesi mümkün olmayacaktır ama onların da sayısı çok fazla değildir. Halıcılık, mobilya, tıp, otobüs şoförlüğü gibi alanları elbette geleneksel yöntemle öğretmek doğru olanıdır.

Dersin hocasının kim olduğunuzu, neler yaptığınızı bilmediği bir sınıfta konuyu tahtaya yazıp gitmesi veya slaytları okuyup geçmesi de zaten en kötüsünden uzaktan eğitim sayılmaz mı?

Yazan, Yöneten ve Oynayan aynı kişiyse o tiyatroya gitmeyin

Elbette her genelleme gibi bunun da bazı istisnaları var ama istisna olmadan genelleme zaten yapılamaz.   Oldukça uzun zamandır yerli ve yab...