uzaktan eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
uzaktan eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Şubat 2013 Çarşamba

Derslere devam neden zorunlu?

Malum günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay. Üniversitelerde anlatılan her konuda fazlasıyla kitaba, makaleye internetten ulaşmak mümkün. Hatta okumam dinlerim diyene podcast'ler de var. Bir çok ders için konusunda uzman akademisyenlerin pek meşhur üniversitelerde verdiği derslerin videolarına bile erişim herkese açık. Bu içeriğe internetten erişilebildiğinden kaydedip kendi bilgisayarlarımızda, tabletlerimizde veya telefonlarımızda okuyup, dinleyip, seyredebiliyoruz. Öğrendiğini belgelemek isteyenlerin dönem boyunca takip edebileceği ve sınavına girip sertifikasını alabileceği ücretsiz kursların yelpazesi de her geçen gün genişliyor. Hem de bu kursları alanlarının en yetkin kişileri veriyor çoğunlukla. Örneğin Coursera'da Scala kursunu Scala dilini yazan hoca verecek önümüzdeki ay.



Üniversite öğrencileri için, bir konuyu kendi okuyup öğrenme sürelerinden daha kısa zamanda öğretebilecek bir hocadan dinlemek öğrenmeyi hızlandırıcı bir etken olsa da öğrenmenin tek yolunun derse girmek olmadığı artık herkesçe malum olmalı. Elbette bunu söylerken uygulamalı eğitimleri ayrı tutuyorum. Uçak veya otobüs kullanmak, cerrahi müdahale veya torna tezgahını kullanmak gibi beceriler için uygulama yapmak şart. Bu tip eğitimlerin her derste verilmediğini düşününce üniversitelerde derslere devam mecburiyeti olmasını anlamlı bulmuyorum ben.

Öğrencinin kendi dilinde konuşan, istediği zaman durdurup soru sorabildiği, ders dışında da gidip konuşabildiği birinden bir konuyu öğrenebilmesi büyük kolaylık ama kendi okuyup, dinleyip, seyredip aynı şeyi öğrenebiliyorsa, ki günümüzde öğrenemiyor olması mümkün değil, sınıfa gelmeye zorlanmamalı. Dersi dinlemek istemeyen öğrenci kadar büyük zulüm yok bence dersi anlatan hocaya da, sınıf arkadaşlarına da. Derse sırf mecburiyetten katılan, hiç dersle ilgilenmeyen, cep telefonuyla facebook'ta gezen öğrencilere takılmamak, konsantrasyonunu bozmadan ders anlatmaya devam etmek gerçekten çok zor.

Bir diğer önemli konu da herkesin dinleyerek kolayca öğrenemiyor olması. Bazıları biri kendilerine anlatırken daha kolay öğrenirken, kimisi okuyarak daha verimli bir öğrenme süreci geçirebiliyor. Bu küçüklüğümüzde belirlenen ve daha sonra değiştirilmesi oldukça zor olan meziyetlerimizden biri.

Benim hocalarımdan da gördüğüm derste yoklama alınmasının tek avantajı var: öğrencinin derste olduğunu ispatlaması gerektiğinde kullanabileceği bir kanıt olması. 15 senedir hiç bir öğrencimin buna ihtiyacı olmadı ama olsaydı 'hayır orada değildi, benim dersimdeydi' diyebilmek için saklıyorum yoklama listelerini.

Böyle söylüyorum diye elbette üniversite hayatını anlamsız bulmuyorum. 18-25 yaş arası ortak ilgi alanlarına sahip gençlerin bir arada olmasının çok faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu genç insanların olgunlaşma zamanlarında birbirlerini nasıl etkilediklerini, mesleğinde tecrübeli danışmanların gelişimlerinde nasıl önemli rol oynadığını ve en az bunlar kadar önemli olan sosyalleşmelerinin ne kadar önemli olduğunu görmezden gelmek üniversite hayatını hiç anlamamak olur.

Öğrencilerin sınıfa nasıl çekileceği, çekilmesinin gerekip gerekmediği üniversitelerin üzerinde kafa yorması gereken konuların başında geliyor bence.

14 Eylül 2012 Cuma

Uzaktan eğitim ve kurslar

Uzaktan eğitim denince benim aklıma okula gidilmeden sadece kitaplardan ve televizyondan dinlenilen derslerde çok az şeyin öğrenilebildiği bir eğitim yöntemi gelirdi. O zamanlar internet olmadığından (burası bazılarına inanılmaz gelebilir ama bir zamanlar internet yoktu ;)) ders kitabının tek tamamlayıcı unsuru televizyondan yayınlanan derslerdi. Onlar da o kadar uygunsuz saatlerde yayınlanırdı ki o seyredip birşey öğrenmek mümkün değilmiş gibi gelirdi bana. Bütün sınavları da çoktan seçmeli yapıldığından sorulara uzun cevaplar vermeleri gerekmez, pek rahatlar diye düşünürdüm.

Aradan yıllar geçip kendim üniversiteye başladığımda gördüm ki aslında derslerde yoklama alınmasa insan mutlaka uygulama gerektirmeyen her okulu uzaktan eğitimle okuyormuş gibi okuyabilir. Sonuçta dersin hocası da sizin ulaşabileceğiniz kaynaklardan faydalanarak anlatıyor o konuları. Nasıl kaçırdığınız dersleri arkadaşlarınızın notlarından, ders kitabından okuyup öğrenebiliyorsanız bütün bir dersi, hatta bütün dersleri de böyle öğrenmek mümkün aslında. Konu sınavlar olunca eğitim biliminde ölçme-değerlendirme diye bir alan var. Benzer eğitim geçmişine sahip biri okula giden diğeri sadece eğitim malzemelerine çalışan iki grubun başarılarının yaklaşık aynı olacağını düşünüyorum. Tabi bunu sadece ben düşünmüyorum ülkemizde ve dünyada milyonlarca kişiye uzaktan eğitimle okumuş olmalarına rağmen üniversitede ders dinleyen akranlarıyla aynı yeterliliklere sahip olduklarını gösteren diplomalar veriliyor.

Uzaktan eğitime yapılan itirazların başında dersi anlatan hocaya soru soramamak geliyor. Bu önce yerinde bir itiraz gibi görünse de uzaktan eğitimin uzun süredir televizyondan değil internet üzerinden verilmesiyle çoktan aşılmış sorundur aslında. Ayrıca kendi anlattığım derslerden ve uzun öğrencilik hayatımdan sınıflarda soru soran öğrenci sayısının ne kadar az olduğunu da biliyorum.

Vakti olanlar için burada Daphne Koller'in bir konuşmasıyla ara verelim.

https://www.ted.com/talks/daphne_koller_what_we_re_learning_from_online_education?language=tr

Üniversite eğitiminin pahalı olması, fiziki engelleri yüzünden herkesin bir sınıfa gidip ders dinleyemeyecek olması ve eğitimin her yerde aynı kalitede yapılamaması uzaktan eğitimin üzerinde daha fazla durulması için yeterli nedenler.

Online eğitim aracılığı ile bir konuyu öğrenmek isteyen bireyler bütün bir lisans eğitimine zorlanmadan sadece o konuda eğitilebiliyorlar. Bu konuda tek olmasa da çok başarılı olması nedeniyle Coursera'ya bakarsanız müzikten bilgisayar bilimlerine kadar çok çeşitli yelpazede kursların verildiğini görebilirsiniz. Bu kursların bazılarında sınavların ardından sertifika almak da mümkün.

Bir dersi dinlerken anlamadığınız yerde durdurup orasını öğrenip devam edebilmek, aynı bölümü tekrar tekrar dinleyebilmek, günün hangi saati isterseniz derse katılabilmek, sınava kendinizi hazır hissettiğiniz zaman girebilmek gibi  harika avantajları var uzaktan eğitimin. Eğitimciler açısından bakıldığında ise notlar en fazla nerede duraklatılıyor, hangi noktalarda anlatım yeterince iyi değil gibi normal eğitimde elde edilmesi mümkün olmayan bilgileri toplamak ve eğitim malzemesinde iyileştirmeler yapmak mümkün.

Eğitimin yaygınlaştırılması ve kalitesinin arttırılmasında uzaktan eğitimin büyük faydası olacaktır ama birebir çalışmanın yerini tutacağını da düşünmüyorum. Yakından eğitim üzerinde uzunca konuşulması gereken bir konu olduğundan onu başka bir yazıya paslıyorum. Yazmaya gerek yok ama bazı eğitimlerin uzaktan verilmesi mümkün olmayacaktır ama onların da sayısı çok fazla değildir. Halıcılık, mobilya, tıp, otobüs şoförlüğü gibi alanları elbette geleneksel yöntemle öğretmek doğru olanıdır.

Dersin hocasının kim olduğunuzu, neler yaptığınızı bilmediği bir sınıfta konuyu tahtaya yazıp gitmesi veya slaytları okuyup geçmesi de zaten en kötüsünden uzaktan eğitim sayılmaz mı?

Yazan, Yöneten ve Oynayan aynı kişiyse o tiyatroya gitmeyin

Elbette her genelleme gibi bunun da bazı istisnaları var ama istisna olmadan genelleme zaten yapılamaz.   Oldukça uzun zamandır yerli ve yab...