Geçen bin yıldan beri Çanakkale'de yaşayan biri olarak kısa bir ziyaret için buraya geleceklere gezip görülecek yerler hakkında kısa bir fikir vereyim istiyorum. Dönem dönem böyle şeyler soranlar olmuş olsa da bu sefer Mesutcan sorunca bunu yazıya dökeyim dedim (çok geç oldu Mesutcan kusura bakma). Önce kısa şunu söyleyeyim: insanın yaşadığı şehirdeki otelleri pek az biliyor. Her gece gelip yattığın evin olunca konaklama için bir tecrübe dinmek çok zor. İstanbul'da yaşasam belki durum farklı olabilirdi bilmiyorum. Nasılsa cep telefonunuzdan uygulamaya yazdığınızda kolayca bulacağınızdan yazıdaki mekanlar için konum veya adres tarifi vermedim, sanmıyorum ki bu sorun olsun. Mekanlar için daha sonra fotoğraflar da eklerim diye umuyorum.
Gezip, görme
Çanakkale iki kıtada ve iki adasında gezilecek çok yere sahip bir şehir. Çok sayıda tarihi mekan olduğundan değil bir günde, bir haftada bile istediğiniz her yeri görmeniz mümkün olmayacaktır. Hepimizin görmediği pek çok yer olduğunu, sizin de burada bazı yerleri göremeyeceğinizi kabul ederseniz belki buraya yazdıklarım daha faydalı olabilir. Hem son gelişiniz olmaz belki bu tatiliniz, Çanakkale bir yere kaçmıyor.
Kordon
Birbiriyle bağlantısı olmayan üç kordonu olsa da kordon denildiğinde aklımıza şehir merkezindeki kordon geliyor. Filmde de gördüğünüz Truva Atının olduğu bu kordon da hava çok rüzgarlı değilse (maalesef bu çok az rastlanan bir şeydir) yürümek, şehrin yavaş akan hayatını görmek isteyebilirsiniz. Feribotun kalktığı iskeleden başlayıp yaklaşık bir kilometre yürüdüğünüzde deniz olmayan tarafınızda bir çok yeme içme mekanı ve kafe, bar göreceksiniz. Kordon'un büyük bölümü denizin doldurulmasıyla oluşturulduğundan yürürken gölgesine sığınacağınız ağaç yok ama çok sıcak olmayan günlerde biraz dinlenmek için banklar var. Burayı görmeden gitmeyin derim ben.
Eski haliyle ilgisi olmayan, mavi bayraklı bir plajı da olan yeni kordon da dolaşmak için güzel bir yer. Merkezdeki kadar olmasa da burada da yeme içme mekanları var. Son yapılan düzenlemelerle burası da eski halinden çok daha uzun ve temiz bir yürüme alanına sahip. Sahilde kamp sandalyelerini, masalarını getirmiş oturan insanların rahatlığı sizi şehre biraz daha ısındıracaktır.Çanakkale'nin eski halini bilmeyenler neden Kepez diye bir yer olduğunu anlamakta güçlük çekse de (çünkü zaten küçük olan şehrin bir parçası Kepez beldesi olarak biliniyor) siz buraya şehri yeniden düzenlemek üzere gönderilmediğinizden Kepez sahilde ağaçların gölgesinde (hele Mayıs ortasıysa iğde ağaçlarının bulunmaz çiçeklerinin kokusunu soluyarak) bir dolaşın derim. Eskiden pek azdı ama artık burada da güzel mekanlar var oturmak için. Buranın sahil olarak bilinmesine aldanmayın yeni kordon'da olduğu gibi denize girilen bir yer değil burası.
Park, Bahçe
Madem kordon'a gelip Truva Atı'nı gördünüz belki yolun karşısına geçip Halk Bahçesini de gezmek istersiniz. Yazın en sıcak zamanlarda bile ağaçların gölgesinde biraz yürümek veya bir yere oturup nefeslenmek güzel olur. İçinde oturup bir şeyler yiyip içmek de güzel olur.
Eğer şehre arabayla gelmişseniz biraz yukarı çıkıp Özgürlük Parkı da görülecek yerler arasında yer almalı. Mesafe kısa olsa bile yokuş yüzünden yürümek çok yorucu olur. Otobüsün de zamanını denk getirip gidemezsiniz. Bir şekilde parka ulaşınca iyi ki gelmişim diyeceğiniz bir yer olduğunu göreceksiniz. Harika manzara, çok güzel mekan ve ucuz birayla biraz serinlemek iyi gelecektir.
Son olarak arabasız kesinlikle gidilemeyecek bir yer önermek istiyorum: Kule 1915. Şehrin her tarafından görebileceğiniz ve bu neyin nesidir diye merak edeceğiniz acayip kuleye arabasız mümkünü yok çıkamazsınız. Taksi de buraya geldiğiniz otobüs parası kadar tutacaktır (bütün küçük şehirlerde olduğu gibi burada da taksi ateş pahası). Bir kere çıkınca şehre böyle bir yerden bakabiliyor olmak eminim hoşunuza gidecektir. Kuleye aşağıdan bakınca gördüğünüz kavisli yerinden üstünden bir tur atıp lokantaya girmeden şehre dönün, çok daha güzel yemekler yiyebileceğiniz tonla yer bulursunuz.
Müze vb.
Çanakkale denildiğinde aklınıza ilk şehitlikler ve abide geliyorsa size bir iyi, bir de kötü haberim var. Buna kötü haber denilirse burasını kendi başınıza ve birkaç saatte gezemezsiniz. Çanakkale kordondan karşı kıtada gördüğünüz o kocaman milli parkı kısa bir sürede dolaşmak bile mümkün değil. İskeleden feribota binip Kilitbahir'e geçtiğinizde rehberlik hizmeti de veren turların olduğunu göreceksiniz (isterseniz şehir merkezinde de tur firmaları (örneğin Tenedos) var, onlarla gezip çok memnun kalan arkadaşlarım oldu). Rehberler eskisi gibi hurafeler anlatan insanlar değiller artık. Turlar sabahtan başlayıp akşama doğru bitiyor, yani bugün için ayrıca plan yapmayın. Hem gezmeye geldiniz, aceleye ne gerek var. Karşıya geçtiğinizde Kilitbahir Kalesini de gezmek isteyebilirsiniz ama sanırım vaktiniz yetmeyecektir.
Kilitbahir Kalesinin hemen karşısında Çimenlik Kalesi ve Deniz Müzesi var. Burası eskiden insanların rahatça girip çıktıkları, çocukların koşup oynadığı bir alanken şimdi biletle girilen değişik bir yer olmuş. Ben çok yakınlarda gidip dolaştım. Bence burada vakit harcamaya değmez.
Çanakkale'den İzmir'e doğru 25km gitmeyi göze alırsanız veya dönüş yolunuzdaysa Troya Antik Kentini ve Troya Müzesini görün. Truva Atının orijinalini görmeyi umut edenleri güzel bir sürpriz bekliyor burada.
Assos kendi başına bir dünya, Çanakkale'ye 80 km. Özellikle orasını görmek için gelmediyseniz öylesine uğranıp gezilecek bir yer değil. Başka bir sefer burasını görmek için yeniden gelin, çok güzel yerler.
Deniz
Şehirle ilgili en az bildiğim şey bu. Hemen her yerde denize giriliyor ve denizin soğuk olduğu bir sır değil. Belki bir bilene danışıp buraya eklerim ama sanmıyorum.
Adalar
Şehrin iki güzel adası var (coğrafya dersimizin sonuna geldik). Bozcaada günübirlik de gidebileceğiniz bir yer. Bozcaada feribotuna kadar arabayla veya otobüsle gidin ama adaya arabayla geçmeyin. Ada çok küçük, gideceğiniz her yere toplu taşıma ve taksiyle kolayca ulaşabilirsiniz. Park yeri de problemli. Arabayla geçmeyin. Gitmişken bir şeyler yiyip içince belki orada kalmak da iyi bir fikir olabilir. Sabah güzel bir kahvaltı yapıp dönersiniz. Adaya arabayla geçmediğiniz için canınızın istediği feribota binip dönersiniz. Adaya arabayla... bunu yazmıştım sanırım. Son olarak bayramlarda veya özel günlerde Bozcaada'ya gitmeyin, ne kadar kalabalık olduğuna inanamayacaksınız.
Gökçeada oldukça büyük bir ada. Arabasız gitmeyin buraya. Zaten tek günlük gidip dönülecek bir yer değil. Birbirine kesinlikle yürüme mesafesinde olmayan, aralarında toplu taşıma da bulunmayan köyleri gidip görmek isteyeceksiniz; arabayla gidin. Gitmeden önce arabanız için randevu almayı ihmal etmeyin.Yeme içme
Çanakkale'de güzel yemek yiyebileceğiniz çok yer var. Kordonlarda neden balık ekmek yapan yer yok bilmiyorum ama ara sokaklarda (aslında şehir o kadar küçük ki ne kadar ara sokak tartışılır bence) dolaşıp balık ekmek yemek isteyenler "bu kadar öğrenci yanılıyor olamaz" diyerek Sardalye'de şansını deneyebilir.
Balık ve rakı için en çok nerede para harcayabilirim diyenler için harika manzarası ve güzel mezeleriyle Yalova Restaurant iyi bir seçenek bence. Çanakkale'ye gelip Adana veya Kore mutfağından yemekler yemek hangi akla hizmet olur sizin için bilemiyorum. Bunları güzel yapan yerler var mı derseniz elbette var ama onları zaten geldiğiniz yerlerde de güzel yapıyorlardır diye tahmin ediyorum.
Kordonda oturup güzel bira içmek isteyenler için Helles Cafe'yi de önermeden geçmeyeyim. Çanakkale'deki fıçı Weihenstephaner bira içebileceğiniz benim bildiğim tek yer burası.
Halk Bahçesine ve Truva Atına çok yakın (hoş Çanakkale'de heryer birbirine yakın ya neyse) yemek yiyip, şarap veya bira içebileceğiniz nispeten makul fiyatlı ve çok rağbet gören Akava da benim sıklıkla gittiğim yerler arasında.
Şehirden İzmir'e doğru 14km kadar gitmeyi göze alanlar için (bize bu mesafe uzak geliyor ama ne kadar yakın aslında) saklı bir hazine var: Poseidon Restaurant. İster haftasonu kahvaltısına (inanın değecektir), ister akşam yemeğine gidin çok memnun kalacaksınız. Hatta selamımı söyleyin :)
Eceabat'a geçeyim derseniz burada çok güzelden de güzel bir yer var: Suvla Şarapçılık. Çok sınırlı bir menüsü olmasına rağmen her şey çok güzel. Harika bir bahçesi, güzel bir şarap seçkisi ve diğer ürünleriyle oldukça pahalı ama müthiş bir yer.
Son olarak buradan ayrılmadan önce peynir helvasından hem kendiniz tadın, hem de sevdiklerinize götürün. Peynir helvası için Çanakkale'de tek adresiniz Kadir Yaşar olmalı. Aman bunu da aramayayım, bulduğum ilk yerden alayım demeyin. Kapısındaki kuyruktan tanıyacaksınız mekanın neresi olduğunu.