28 Nisan 2011 Perşembe

2. Uluslararası Bilişim Konferansı izlenimlerim

Bugün Çanakkale Deniz Müzesinde yapılan 2. Uluslararası Bilişim Konferansı'nın öğleden sonraki oturumlarına katıldım. Konferansın ilk günü programıma uygun olmadığından gidemedim ama bugün gördüklerim hakkında iki satır yazmak istiyorum.

Öncelikle Çanakkale gibi küçük bir kentte Bilişim Konferansı yapılması sık rastlanılan bir olay değil. Hele ki uluslararası olanına ben daha önce hiç rastlamamıştım. Böyle seyrek yapılan bir organizasyonda Çanakkale'nin tek üniversitesinin Bilgisayar Mühendisliğinden, Bilgisayar Öğretmenliği Bölümünden, Enformatik Bölümünden veya Bilgi İşlem Daire Başkanlığından kimsenin yer almıyor olması da ayrıca kayda değer bir durumdu bence.

Öğleden sonra benim katıldığım üç konuşmanın yapıldığı oturumlarda sadece sekiz (8) kişi vardı. Bunların üçü konferansın düzenleyicileri, ikisi konuşmacı (bir konuşmacı iki sunum yaptığı) ve geri kalan üçü de daha önce sunum yapmış kişilerdi. Herkes İngilizce konuşuyordu. Bize (konferansa iki kişi gittik) nezaket gösterip Konya şekeri ikram ettiler. İlk gün çok yoğun katılım olduğunu söyleyerek konferans programı veremediklerinden (web adresinde de konuşmacılar bulunmuyor) kimleri dinlediğimi hatırlayamıyorum. Bu nedenle sunumların kalitesi hakkında bir şey yazamam uygun olmaz ama tahmin edebileceğiniz gibi olumlu bir şey yazacak olsaydım bu engel olmazdı bana. Bu oturumların ardından bir de biyoenformatik konusunda workshop yapılacağını söylediler, biz de daha fazla duramayıp çıktık.

Bence hem üniversiteler hem de YÖK kararlarını gözden geçirip ulusal/uluslararası konferans katılımlarının akademik yükselmelerde hiç katkısının olmaması yönünde bir karar alırsa çok yararlı bir iş yapmış olur.

16 Nisan 2011 Cumartesi

Asya - Pasifik de sıfırı tüketti


Asya, Avustralya ve Pasifik'e IP adresi dağıtımından sorumlu olan APNIC 15 Nisanda ellerindeki son /8 blogunu da kullanıma açtıklarını duyurdu. 3 Şubat'ta sahipsiz IPv4 adres blogu kalmamıştı, şimdi de bölgesel dağıtıcıların tahsis edebilecekleri adresler bitiyor. Haberin ayrıntıları linkte var ama IPv6'dan başka çare kalmadığını söylemek lazım.

11 Nisan 2011 Pazartesi

ÇoMaK ekibinden ilk ayrılış

Geçen yıl Serhat askere gittiğinde benzer bir yazı yazmıştım. Bu sefer aramızdan (coğrafik olarak) ayrılan Kaan Özdinçer oldu. Kaan geçen yıl 64 bit ekibindeki 3M'nin dönem arkadaşıydı. Genellikle derste anlatılanlara karşı çekimser ve sessiz bir öğrenci olduğundan kendisini öğrenciliği boyunca keşfedemedim :( Aslında o kadar da farketmemiş olmamalıyım ki; okul bitti diye tası tarağı toplayıp İstanbul'a gittikten sonra bir akşam üstü telefonla arayıp IPv6 projesinde mühendis olarak çalışır mısın diye ilk onu aradım. O da heyecanla kabul edip geri döndü ve birlikte yaklaşık altı ay çalıştık. Yapacağı şeyin işe yarayacağına inanır ve kendisini geliştirebileceğini görürse her işin altından kalkabileceğini bu süre içinde gördüm.

Kaan birlikte çalıştığım için çok gururlandığım bir öğrencim olmasının yanı sıra, 4 yıl birarada olduğum ama farkedemediğim başka kimler olduğunu düşündürüp beni hüzünlendiren biri olmuştur.

Bu kadar yazıp Kaan'ın Pardus'ta işe başladığını yazmadan bitirecektim az daha yazıyı ;) Yolun açık olsun Kaan.

9 Nisan 2011 Cumartesi

Topluluk Dağıtımı Sosyal Sözleşmesi

Bir süredir üzerinde konuştuğumuz Topluluk Dağıtımı için Debian'ın sosyal sözleşmesinin bir uyarlamasını wiki'ye yerleştirdik. Bu taslak metni okuyarak görüşlerinizi liste'ye yazarak siz de katkı verebilirsiniz.

Sonradan 'ben demiştim' demek için iyi bir fırsat ;)

ÇoMaK atölye çalışması

Geçen yıl COMU 64 bit atölye çalışması başlıklı bir blog girdisi yazmıştım. O etkinlikten sonra çalışmalar daha hızlanmış, 64 bit için inşa dosyalarının bulundupu depo kaldırılmış ve tek depo ile devam edilebilecek duruma gelinmişti. Geçen yıl 64 bit projesinin ÇOMÜ tarafındaki öğrencileri olan Metin Akdere, Mete Bilgin ve Meltem Parmaksız (a.k.a. 3M) mezuniyetlerinin ardından Tübitak çalışanı olarak Pardus geliştiriciliğine devam ediyorlar.

Bu yıl da ÇoMaK projesinde yapılanları gözden geçirmek ve hızlandırmak için Onur Küçük, Gökmen Göksel ve H.İbrahim Güngör'ün yanısı sıra çok uzun süredir Gnome paketleri üzerinde çalışan Burak Çalışkan da bizimle çalışmak için 2 günlüğüne Çanakkale'ye geldiler. Geçen yıl öğrenci tarafında olan 3M'den ikisi (Metin ve Mete) bu yıl geliştirici tarafında da olsalar yine çalışmanın içindeydiler. Acil bir işi çıktığı için çalışmaya katılamayan Meltem de gelebilse pek güzel olacaktı ama seneye gelir artık ;) Geçen yıl fotoğrafta kenarda çalışan çekingen insanlar olarak görünen Aydan ve Merve (aka hacker) bu yıl fotoğrafın çalışanlar tarafında çıktılar. ÇoMaK ekibinin tam kadro ile katıldığı çalışmalar bence çok verimli geçti. Pardus'un yönetici ailesinden kde bağımlılığı kalan sadece 2 yönetici kaldı; Gökmen tam mesai ÇoMaK tayfasının hazırladığı yamaları gözden geçirdi. H.İbrahim'le yapılan çalışmalar sonucu E17'de elsa'dan vazgeçildi. Burak'la birlikte Gnome3'e başlamaya karar verildi. Mete ve Metin her soruyla ilgilendi. Onur geri kalan her şeye baktı ;) Bu özverili çalışma için herkese teşekkür ediyorum.

Böyle yoğun bir çalışma mesaisi herkes ayrı ve kendi işiyle uğraşırken çok uzun zamanda çözülebilecek sorunların çok kısa zamanda aşılmasına yardımcı oluyor. Seneye fezaya bayrak dikeceğimiz bir projede tekrar buluşmak üzere.

4 Nisan 2011 Pazartesi

Topluluk Dağıtımı E-posta Listesi

Topluluk Dağıtımı hakkındaki tartışmaları sürdürebileceğimiz bir e-posta listemiz var artık. Konuşacaklarımızı burada yazmamız derli toplu olması açısından iyi olacaktır.

3 Nisan 2011 Pazar

Topluluk Dağıtımı

2 Nisan'da Özgür Yazılım ve Linux Günlerinde yaptığımız toplantının ardından, durumu özetlemek istiyorum. Cumartesi son oturum olmasına 50-60 kadar katılımcı vardı. Pardus temelli bir dağıtım projesi için en çok dillendirilen yöntem Pardus depolarında bulunmayan paketlerin bulundurulacağı bir katkı deposu oluşturulması ve bu deponun kendi belirleyeceği şekilde yönetilmesi oldu. Benim de aklımda olan mümkün olabildiğince Pardus depolarını da kullanarak yola devam edebilmek. Halihazırda Pardus geliştiricileri tarafından bakımı sürdürülen paketleri, bir gerekçemiz olmadan, yeniden yapmaya çalışmak sadece iş gücü kaybı olacağından enerjimizi yeniliklere yöneltmek iyi olacaktır. Topluluk Dağıtımı fikri çok anlamlı destekler de aldı toplantıda. Pardus proje yöneticisi Erkan Tekman; teknik danışmanlık, marka için uygun izinler, %10'a varan geliştirici katkısı ve gerekirse altyapı desteğinde bulunacaklarını söyledi. Artistanbul'un sahibi Ali Işıngör ekip olarak ellerinden gelen bütün desteği vereceklerini söyledi. LKD yönetim kurulu başkanı Hakan Uygun dernek olarak bütün özgür yazılım projelerine olduğu gibi bize de destek olmak istediklerini iletti. Toplantıya katılamamış olsa da Ali Erdinç Köroğlu da, daha önceki konuşmalarımızda bir grup çalışma arkadaşıyla birlikte bu projenin içinde yeralmak istediğini söylemişti. Bu projenin başarıya ulaşması halinde daha çok insanı özgür yazılıma geliştirici ve kullanıcı olarak kazandırması, ortaya ürünler çıkarması, bilgi birikiminin ve belgelendirmenin arttırılması gibi yararları olacaktır. Peki ya başarısız olursa: bir süre sonra yeterince geliştirici bulamaz ve sürdürülemezse, ortaya yeterince kaliteli ürünler çıkaramazsa ne olur? Yine çokça bilgi biriktirmiş ve birilerin ellerini bu işe bulaştırmış oluruz, kimsenin bir şeyi eksilmez. Hayatta başarıya ulaştıramadığımız ilk şey de bu olmaz. Neden Pardus'a destek olmak yerine yeni bir mecrada çalışmayı tercih ediyoruz? Zamanında Pardus neden Debian'a destek olmayı seçmemiş ve kendi dağıtımını çıkarmayı seçmişse o nedenden. Türkiyede özgür yazılım adına yapılacak her şeyi Pardus bünyesinde yapmayı planlamak mümkün olmadığı gibi verimli de olmadığından. Sonuç olarak Topluluk Dağıtımı projesine başlıyoruz. İlk yapacağımız iş Pardus'la ilgili bütün platformlara ulaşıp onların görüşlerini alarak proje için bir sosyal sözleşme ortaya koymak ve projenin çerçevesini çizmek olacaktır.

Ayı Dağı - Andrew Krivak

Duvar'da dünyada tek sağ kalan kadının hikayesini okuduktan sonra Ayı Dağı'nda (dünyaya her ne olduysa artık) hayatta kalan iki kişi...