11 Aralık 2007 Salı

Bu da gsm operatörlerine hediyem olsun

Uzun zaman önce atm'ler için bir öneri yazmıştım, şimdi de gsm operatörleri için bir önerim var.

Ne benim ne de arkadaşlarımın saatlerinin doğru olduğundan emin olamıyorum. Bazen televizyonların, radyoların saatleri bile birbirini tutmuyor. Elbette internet bağlantımız olduğunda sorun yok ama sürekli de bilgisayar başında değiliz ki (değil miyiz hakkaten?). Kol saatlerimiz için yapacak çok fazla bir şey olduğunu sanmıyorum ama sürekli yanımızda taşıdığımız cep telefonlarımız bu derde derman olabilir. Kimin bu kadar hassas zaman bilgisine ihtiyacı var diyorsanız yazının geri kalanını okumanıza gerek yok demektir.

Önerim özetle şöyle: Nasıl bilgisayarlarımızın zamanlarını ntp kullanarak ayarlıyorsak, benzer bir işi gsm operatörleri aracılığıyla cep telefonlarımıza da yapalım. Madem cep telefonumun ekranına nerede olduğum bilgisini gönderebiliyorlar, bunu da kolayca yapabilirler. Konuşmalarımızı faturalandırabildiklerine göre zamanı hassas bir şekilde ölçebiliyor olmalılar. Bir operatör bu hizmeti vermeye başladığında abonelerinin tümünün saatleri aynı olur. Hatta isteyen aboneler saatlerini 5dk ileri, 10dk geri filan da tutabilseler güzel olur (kimileri sürekli saatlerini 5 dk ileri kullanıyor ya). Benim çok hoşuma giden bir hizmet olurdu bu. Hatta yapsın biri bunu, on senedir kullandığım turkcell'den vazgeçeyim.

Yeri gelmişken; Saatleri Ayarlama Enstitüsü diye harika bir kitap var.

8 Aralık 2007 Cumartesi

Seminer-cg üyesi ne yapar?

Aşağıdaki metni arşivine ulaşılamayan iki listeye göndermiştim. Sanmam ama, olur da üzerinde tartışmak, link vermek isteyenler için buraya da koyayım istedim. Her metinin olduğu gibi bunun da düzeltmelere, eklemelere ihtiyacı var. Ben listelere gönderdiğim halini buraya koyuyorum ki orada böyle demişti, burada başka türlü konuşuyor durumları olmasın.

---

Bir yıldan uzun süre üyesi olduğum seminer-cg yeniden yapılanırken gönüllü olacaklara nasıl bir işe gönüllü oldukları hakkında biraz olsun fikir verebilmek için tecrübelerimi yazayım istedim. Seminer çalışma grubunda çalışmak için seminer vermek gerekmediğinden (Ahmet San şarkı söylüyor mu? :)) belki de bu maili lkd-uye listesine göndermeliydim.

Seminer-cg üyesi ne yapar?

  • Seminer-cg üyesi esas olarak lkd'ye gelen (seminer@linux.org.tr) seminer isteklerine uygun konuşmacı ayarlamaya çalışır. Genellikle talepte bulunanlar nasıl bir seminer istediklerini bilmezler ;) Onları uygun bir şekilde yönlendirmek gerekir.

  • Alınan seminer taleplerine uygun konuşmacılar arasından takvimi uygun olan biri(leri) seçilir ve organizasyon tamamlanmaya çalışılır. Konuşmacılar bu işi gönüllü yaptıkları için hepsi birden aynı dönemde uygun olmadıklarından bazen bu listede konuşmacı aramak yetmez, kişisel olarak da konuşmak, ikna etmek gerekebilir.

  • Her iki taraf tamam olunca, iş seminerin organize edilmesine gelir: eğer konuşmacı şehir dışına gidecekse yol ve konaklama masraflarının karşılanması, gerekiyorsa biletlerin önceden alınması, kalacak yerin ayarlanmasının sağlanması gereklidir. Yabancı bir şehire gidecek konuşmacıyı birilerinin karşılaması, seminer alanına götürmesi gerekir. Bunun için konuşmacının irtibat kuracağı kişilerin bilgilerine sahip olması sağlanmalıdır.

  • Seminerin duyurulması seminer-cg'nin sorumluluğunda değildir. Kısa vadede bunu sağlayacak iş gücünün yakalanabileceğini sanmıyorum. Elbette cg'in sayfasında, blog'unda, listelerde duyuru yapılır ama esas olarak afiş hazırlamak, bunu sağa sola asmak semineri talep edenin görevidir.

  • Seminerlerin ardından yapılan işlerin envanterinin tutulması, seminer notlarının konuşmacıdan alınıp net'e konması, hem konuşmacıdan hem de dinleyicilerden geri bildirim alınarak değerlendirilmesi yine seminer-cg'nin görevidir.

  • Seminer verecek konuşmacılara yenilerini eklemek de yapılması gereken işler arasındadır. Cg'de çalışmaya gönüllü olacaklar dönem dönem "şu konularda seminer verebilirim" diyen arkadaşlarla karşılaşacaklardır. Daha önceden hiç seminer vermemiş biri bir fırsat olduğu gibi aynı zamanda bir tehlikedir de. Özellikle "Linux Nedir?" gibi temel konuların anlatıldığı seminerler, dinleyicilerin ilk defa konu hakkında bilgi sahibi oldukları yerler olduklarından mümkün olduğunca konuya hakim kişiler tarafından anlatılmalıdırlar. Bunun için ilk kez konuşacak kişi imkanı varsa birkaç konuşmacının bulunacağı yerlerde konuşturulmalıdır.

  • Yeni konu ve/veya konuşmacı bulmak aslında o kadar da zor bir iş değildir ama çaba gerektirir. Camiada adı öne çıkanlara (bir şeyler yapmış olmak şartıyla elbette) yaptıkları işleri anlatacakları seminer teklifiyle gitmek onları mutlu edeceği gibi ilgi çekici konuların bulunmasına da yardımcı olur. Bu sayede "aynı yüzler, aynı konular" eleştirisinden de kurtulunmuş olur. Bazen de eski konuşmacılara yeni konular yaratmak gerekir ki bu biraz daha tecrübe ister ;)

  • Seminer-cg sadece gelen seminer isteklerini karşılamakla kalmaz aynı zamanda lkd'nin katıldığı düzenli organizasyonlar için de seminerler ayarlar. Linux şenliği, Akademik Bilişim, inet-tr, freedays ilk aklıma gelenler. Bu büyük organizasyonlar için konuları ve konuşmacıları bulmak yine seminer-cg'nin görevidir.

  • Gezici seminerler ve düzenli katıldığımız organizasyonlar haricinde yk'nın seminer talepleri de olabilir. Örneğin yk; "bir tren kaldırıp memleketi turlayacağız, bunun için konuşmacı lazım" diyebilir.


  • Bu kadar yapılacakları saydıktan sonra sonra işin zor taraflarını da yazayım:

  • Çok fazla spam alırsınız. Spam filtresi kullanmayı düşünenler seminer taleplerinin bir kısmını (maalesef gelen taleplerin önemli bir kısmı spam kriterlerine uyar) okuyamazlar ya da spam klasöründen ayıklamak zorunda kalırlar.

  • Yapılacak iş çoktur. Eminim kimse bu işi hafta bir kaç saatle yapacağını tahmin etmiyordur. Hergün mutlaka bu işe zaman ayırmak gerekir. Çünkü seminer talep eden genellikle hassas birisidir. Kısa sürede cevap alamazsa umutsuzluğa düşer ve bazen da size küser ;( Aynı şekilde sizden haber bekleyen gönüllü konuşmacıları da cevapsız bırakmamak gerekir.

  • Bazen(!) işler beklenildiği gibi gitmez. Uğraşıp ikna ettiğiniz konuşmacıyı dinlemeye kimse gitmez, konuşmacıya yol masrafı ödenmez, söz veren konuşmacı konuşmaya gitmez filan (Erdinçle birlikte, söz verdiğimiz Afyon seminerine, aracımızla yolda kaza yaptığımızdan gidemedik örneğin). Daha aklınıza gelen, gelmeyen her aksilik olur. Dinleyici bulamayan konuşmacı kırılır, konuşmacısı gelmeyen dinleyiciler kırılır, siz bu durumlara müdahale edememekten üzülürsünüz.

  • İstediğiniz kadar çok çalıştığınızı düşünün yine de çok eleştiri alırsınız.


  • Hiç mi iyi tarafı yok:

  • Başka türlü tanışma imkanı bulamayacağınız harika insanlarla bu sayede tanışır hatta bir kısmıyla arkadaş bile olursunuz.

  • İyi bir şeyler yaptığınızı, bulunduğunuz topraklardan aldığınızın bir kısmını geri verdiğinizi düşünürsünüz.

  • İsminiz iyi insanlarla birlikte anılır. Bir zamanlar doruk'un, meren'in, çağlar'ın, löker'in, pinguar'ın, yarımtepe'nin, kaya'nın (daha varsınız biliyorum, kusura bakmayın) çalıştığı cg'de şimdi siz çalışıyorsunuzdur. Harika bir duygudur bu.


  • İstediğim kadar kısa yazamadığım bu yazıyı sabredip okuyanlara teşekkür ederim. Yukarıda yazdıklarımın kural talimat filan olmayıp "sadece" benim tecrübelerim, fikirlerim olduğunu, benden başka kimseyi bağlamadığını da yazmış olayım.

    Bursa seminerinin ardından

    Daha önce yazdığım gibi çarşamba günü seminer için Bursa'daydım. Mustafa Hoca ile birlikte neredeyse bütün gün konuştuğumuz seminerlerde yaklaşık 60-70 kadar da dinleyicimiz vardı. Hafta içi, yağmur filan dinlemeden gelen dinleyiciler için yararlı bir etkinlik oldu diye düşünüyorum. Öğleden sonra bize katılan Harun Şeker ile karşılaşmaktan da memnun oldum.

    Büyük şehirlerin en iyi taraflarından biri sizinle aynı şeylerle ilgilenecek arkadaşlar bulmakta daha küçük yerlere göre avantajlı olmanız. Bursa Bilgi Teknolojileri ve Eğitim Derneği diye bir derneğin olması bile iyi bir örnek bence. Hoş, konuştuğumuz arkadaşlar bunu bile yeterli görmüyorlar ama insanların ihtiyaçlarının sonu gelmiyor elbette. Henüz çok genç olan bilteder'in yakın gelecekte daha iyi işler yapacağını tahmin etmek için kahin olmak gerekmiyor.

    Dernekten seminerin gerçekleşmesi için çok çalışan Dilek Kılıç'ın son anda rahatsızlanması ve seminerlere gelememesi talihsizlik oldu ama arkadaşları da çok ilgili ve özveriliydiler. Bu kadar farklı alanlardan insanların ortak ilgileri için bir dernek etrafında örgütlenip çalışmaları takdire değer bir şey. Hepsine teşekkürler. Terminalde bizi yolcu etmeye gelen bir arkadaştan amatör teleskop yapımı ile ilgili çok ilgi çekici şeyler dinleme fırsatımız da olduğunu yazayım.

    Benim için güzel geçen günün ardından Çanakkale'ye dönüş sürekli yağmur altında ve sıkıcı oldu. Hele otobüste izlediğim Mutluluk zaten kasvetli olan havayı dayanılmaz hale getirdi benim için. Eğer hala seyretmediyseniz, bırakın kalsın.

    1 Aralık 2007 Cumartesi

    ab2008 öncesi toplantı

    Daha önce X. Akademik Bilişim Konferansını Çanakkale'de düzenleyeceğimizi yazmıştım. Yıllardır bu konferansları düzenleyen hocalarımız: Mustafa Akgül, Ethem Derman ve M. Ufuk Çağlayan 3 Aralık 2007 saat 10'da Troya Kültür Merkezinde bir sohbet toplantısına katılacaklar.

    Ayı Dağı - Andrew Krivak

    Duvar'da dünyada tek sağ kalan kadının hikayesini okuduktan sonra Ayı Dağı'nda (dünyaya her ne olduysa artık) hayatta kalan iki kişi...